Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
A SUFFICIENCY OF MONEY : English Turkish

n. yeterli miktar para

A SULKY SET OF CHINA : English Turkish

n. tek kişilik porselen takım

A SUM OF MONEY : English Turkish

n. bir miktar para, bayağı çok para

A SURREPTITIOUS GLANCE : English Turkish

n. kaçamak bakış

A SUSPICION OF A SMILE : English Turkish

n. belli belirsiz gülümseme

A SUSPICION OF WINE : English Turkish

n. bir damla şarap

A TAD : English Turkish

küçük bir parça, küçük bir miktar

A TAIL TO LIONS : English Turkish

aslanlara bir kuyruk, en iyiler içinde sonuncu olmaktansa vasatlar arasında birinci olmak iyidir ("aslanlar için bir kuyruk ve tilkiler için bir kafa değil" den)

A TALE OF TWO CITIES : English Turkish

n. İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickens tarafından 1859’da yazılan ve Fransız Devrimi’ne kadarki zamanda Paris ve Londra’da geçen roman

A TASTE OF GARLIC : English Turkish

n. sarımsak tadı

A TELLTALE TEAR : English Turkish

n. sahte gözyaşı

A TENACIOUS MEMORY : English Turkish

adj. kuvvetli hafıza

A THORN IN THE FLESH : English Turkish

n. baş belâsı

A THORN IN THE SIDE : English Turkish

n. baş belâsı

A THOUSAND TIMES : English Turkish

inlerce kez, çoğu kez, sıkça

A THOUSANDFOLD : English Turkish

adv. bin defa, bin katı

A THREADBARE JOKE : English Turkish

n. bayat espri

A THUMPING MAJORITY : English Turkish

n. büyük çoğunluk

A TICKET TO ..., PLEASE : English Turkish

bilet lütfen

A TIDY PENNY : English Turkish

n. epey para

A TIME TO WEEP AND A TIME TO LAUGH : English Turkish

üzülmeninde gülmeninde bir zamanı var, herşeyin doğru bir zamanı var

A TOWER OF STRENGTH : English Turkish

güç kulesi, güç abidesi, sırt dayanabilir ve daha fazla destek ve konfor sağlamak için güvenilebilir kimse

A TOWN WITH A PAST : English Turkish

n. tarihi şehir

A TRIED FRIEND : English Turkish

n. güvenilir arkadaş

A TRIFLE : English Turkish

iraz, bir parça