English Turkish
CALICO : English Turkish
n. pamuklu bez, patiska, basma
CALICO : English Turkish
adj. pamuklu, basma, karışık, değişik
CALICOED : English Turkish
adj. pamuklu bezden/basmadan yapılan; pamuklu bezden/basmadan giyinmiş; çok renkli, rengarenk, benekli, renkli
CALIDARIUM : English Turkish
n. bir Roma hamamında sıcak banyo alanı
CALIF : English Turkish
n. halife
CALIFATE : English Turkish
n. halifelik
CALIFORNIA : English Turkish
n. Kaliforniya
CALIFORNIA GOLD RUSH : English Turkish
California Altına Hücumu, büyük kitlelerin altın aramak için California'ya yaptıkları göç (1948'de başladı)
CALIFORNIA INSTITUTE OF TECHNOLOGY : English Turkish
n. California Teknoloji Enstitüsü, Caltech, Pasadena'da (California, ABD) bulunan özel bir karma eğitim üniversitesi
CALIFORNIA NUTS : English Turkish
California cevizleri, California'da yetişen çeşitli ceviz cinsleri
CALIFORNIA ORANGE : English Turkish
California portakalı, bir portakal cinsi
CALIFORNIA POPPY : English Turkish
n. California gelinciği, acem lalesi, turuncudan sarıya çiçekleri ve mavimsi renkte yaprakları olan ve yıllık yetişen bir gelincik ailesi
CALIFORNIA STATE UNIVERSITY : English Turkish
California Devlet Üniversitesi, California'da (ABD) eyalet çapında 23 kamusu bulunan devlet üniversiteleri sistemi
CALIFORNIAN : English Turkish
n. Kaliforniyalı
CALIFORNIAN : English Turkish
adj. Kaliforniya ile ilgili
CALIFORNIAN RESIDENT : English Turkish
California'da (ABD) yaşayan kimse
CALIFORNICATE : English Turkish
v. mümkün olan her tür ve şekilde her yerde utanmaksızın cinsel ilişkiye girmek
CALIFORNICATION : English Turkish
n. ("California" ve "fornication (fornikasyon)" kelimeleri karışımı) Kaliforniyalıların Birleşik Devletler'deki batılı farklı eyaletlere girişiyle ilgili bir ifade
CALIFORNIUM : English Turkish
n. kaliforniyum, radyoaktif element (Kimya)
CALIGULA : English Turkish
n. (MS
41, Gaius Caesar olarak doğdu) kendi korumalarından bir asker tarafından 41 yılında suikasta uğramış olan MS
41 yılları arasındaki Roma imparatoru
CALIPASH : English Turkish
n. kaplumbağanın yenilebilir eti
CALIPEE : English Turkish
n. sadece kaplumbağaların üst kabuğunun altında bulunan ve leziz bir yiyecek olarak değerlendirilen jelatinli ve sarımsı madde (Mutfakla ilgili)
CALIPER : English Turkish
n. kaliper, kalınlık veya çapı ölçen cihaz; metal destek (deforme olmuş bir ayak için); kalınlık, derinlik; otomobildeki fren sisteminin bir parçası
CALIPER : English Turkish
v. kaliper kullanarak kalınlık veya çap ölçmek
CALIPH : English Turkish
n. halife
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani