Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CALLITHRICIDAE : English Turkish

n. uzun ipeksi kürkü ve çalı gibi sert kıllı kuyruğu ile kolaylıkla teşhis edilebilen bazı küçük yerli Güney Amerika maymunlarının her biri (Callithricidae ailesine mensup)

CALLITHUMP : English Turkish

n. gürültülü yüksek sesli huzur bozucu gösteri; yüksek sesle gürültü yapan grup/bando; gürültü patırtı, çaydanlık ve kapları birbirine vurarark yeni evli bir çift tarafından yapılan gürültülü yaygaracı serenat

CALLOSAL : English Turkish

adj. (Anatomi) corpus callosum'a ait (beynin bir parçası)

CALLOSE : English Turkish

adj. siğilli, sivilceli, pütür pütür, budaklı, düğümlü

CALLOSITY : English Turkish

n. nasır, nasır tutma

CALLOUS : English Turkish

adj. nasırlı, duygusuz, şefkâtsiz, hissiz, katı

CALLOUS : English Turkish

v. nasır tutmak, duygusuzlaşmak, hissizleşmek

CALLOUS HANDS : English Turkish

kaba ve sertleşmiş eller

CALLOUSLY : English Turkish

adv. kabaca, sertçe, sempatik olmayan bir tarzda; katı bir şekilde, sertleşmiş bir tarzda

CALLOUSNESS : English Turkish

n. katılık, sertlik; kalpsizlik, sempatisizlik

CALLOW : English Turkish

adj. tüyleri bitmemiş, acemi, tecrübesiz, toy

CALLOWAY : English Turkish

n. bir soyadı; Cab Calloway (
1994), Amerikalı bir caz müzisyeni

CALLOWNESS : English Turkish

n. tecrübesizlik; gelişmemişlik, toyluk

CALLS : English Turkish

n. stokları/hisseleri satın almak için yapılan kontrat

CALLS FOR FURTHER INVESTIGATION : English Turkish

ilave araştırma istemek, ek inceleme yapılmasını sağlamak

CALLS THE SHOTS : English Turkish

kararları vermek, yönetmek, idare etmek, kararlaştırmak

CALLTV : English Turkish

n. TeleTV, izleyicilerin oyun programları ve kısa bilgi yarışmalarına katılıp canlı olarak televizyonda sorulara cevap verdiği yeni bir televizyon yayını türü, Call Television

CALLUS : English Turkish

n. nasır, kırığın kaynamasına yardımcı olan madde

CALM : English Turkish

n. durgunluk, sakinlik, dinginlik, rüzgârın kesilmesi

CALM : English Turkish

v. sakinleştirmek, yatıştırmak, teskin etmek

CALM : English Turkish

adj. endişesiz, gürültüsüz, sakin, durgun, serinkanlı, dingin, ağırbaşlı, huzurlu, esintisiz, arsız, soğuk, soğukkanlı

CALM AND COLLECTED : English Turkish

adj. sakin ve aklı başında

CALM BEFORE THE STORM : English Turkish

fırtınadan önceki sessizlik, bir kargaşa öncesi barış dolu dönem, kötü şeyler olmadan önceki barış ve sessizlik zamanı

CALM DOWN : English Turkish

phr

CALM DOWN, EVERYTHING WILL BE OK : English Turkish

sakin olun her sey yoluna girecek