English Turkish
CHIP SET : English Turkish
n. çip seti, çipler grubu, CPU ve bilgisayarın geri kalan parçaları arasındaki iletişimi sağlayan çipler grubu
CHIP-BLOWER : English Turkish
n. (Diş hekimliği) kauçuk bir ampulü ve uzun metal tüpü olan bir dolgu malzemesi ile doldurulmuş diş boşluğundaki kalıntıları su püskürterek temizlemek için kullanılan alet
CHIPBLOWER : English Turkish
n. (Diş hekimliği) kauçuk bir ampulü ve uzun metal tüpü olan bir dolgu malzemesi ile doldurulmuş diş boşluğundaki kalıntıları su püskürterek temizlemek için kullanılan alet
CHIPEWYAN : English Turkish
n. kuzeybatı Kanada'nın büyük bir bölümünde yaşayan çeşitli bağımsız gruplardan oluşan bir Yerli Amerikan halkı; bu halkın üyesi kimse
CHIPEWYAN : English Turkish
n. Chipewyan halkı tarafından konuşulan Atabaşkan dili
CHIPHEAD : English Turkish
n. (Argo) bilgisayar delisi, bilgisayar hayranı; bilgisayar kullanan usta ve hevesli kimse; bilgisayar mühendisi
CHIPMAKER : English Turkish
n. elektronik çip üreticisi, mikroçip üreticisi (Bilgisayar)
CHIPMUCK : English Turkish
n. çizgili sincap
CHIPMUNK : English Turkish
n. çizgili sincap
CHIPOLATA : English Turkish
n. küçük ince sosis
CHIPOTLE : English Turkish
n. kurutulmuş cin biberi veya acı kırmızı biber (Meksika mutfağında kullanılan)
CHIPPED BEEF : English Turkish
n. ince dilinmiş kuru sığır eti
CHIPPENDALE : English Turkish
n. chippandale tarzı mobilya
CHIPPER : English Turkish
v. cıvıldamak, cıvıltılı sesler çıkarmak, kuş gibi cıvıldamak; çene çalmak, gevezelik etmek
CHIPPER : English Turkish
n. kesen veya dilimleyen kimse; tomrukları veya ağaç kütüklerini kıymık şeklinde öğüten makima; konuşkan (ABD terimi); (Argo) sosyal sigara içicisi, sadece zaman zaman sigara içen kimse; (Argo) uyuşturucu hapları küçük dozlarda veya zaman zaman kullanan kimse
CHIPPER : English Turkish
adj. (Gayrı resmi) keyifli, neşeli, çok mutlu; canlı, neşeli; sağlıklı; konuşkan
CHIPPIE : English Turkish
n. kadın fahişe (Argo)
CHIPPING : English Turkish
n. taş parçaları, matkap talaşı
CHIPPY : English Turkish
n. sarhoşluktan olan
CHIPPY : English Turkish
adj. yontuk, çentik, çentikli, tatsız, can sıkıcı
CHIPS : English Turkish
n. patates kızartması, cips
CHIPS ARE DOWN : English Turkish
zor zamanlar, zor dönem, haşin ve zorlu engeller zamanı; çok kötü giden şeyler
CHIPSET : English Turkish
n. merkezi işlem birimi (CPU) ve kişisel bilgisayar sisteminin geri kalan kısmı arasında bağlantıyı sağlayan çipler grubu (çipler bilgisayarın ana kartında ve çeşitli kartlarının üstünde bulunur)
CHIRAC : English Turkish
n. bir soyadı; Jacques Chirac (1932 doğumlu), Fransa'nın esi Cumhurbaşkanı (
2007), Fransa'nın eski Başbakanı (
1988)
CHIRAL : English Turkish
adj. aynadaki görüntüsünün üzerine yeni birşey eklenemez (moleküller hakkında)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani