English Turkish
COLORLESSLY : English Turkish
adv. renksiz bir şekilde, renksiz, cansız bir biçimde; solukça, sıkıcı bir şekilde
COLORLESSNESS : English Turkish
n. renksizlik, rengi olmama niteliği, akromatizm
COLORMAN : English Turkish
n. boya satan kimse, boya satıcısı (ayrıca colourman)
COLORS : English Turkish
n. renkliler, bayrak, sancak
COLORWASH : English Turkish
n. renkli badana, renkli boya maddesi ile renk verilen su bazlı badana veya boya; renkli badana boyası (ayrıca colourwash)
COLORWASH : English Turkish
v. renkli badana yapmak, renkli badana boyası uygulamak (ayrıca colourwash)
COLOSCOPE : English Turkish
n. koloskop, bir endoskop türü, görsel muayene yapmak için kolona yerleştirilen uzun eğilebilir alet (Tıp)
COLOSSAE : English Turkish
n. Colosse, antik Frigya'da (Ön Asya) bir şehir
COLOSSAL : English Turkish
adj. kocaman, muazzam, dev, devasa, müthiş, şaşırtıcı
COLOSSALLY : English Turkish
adv. devasa bir şekilde, muazzam bir şekilde, olağanüstü bir şekilde, aşırı derecede
COLOSSE : English Turkish
n. Colossae, Frigya'da (Ön Asya) antik bir şehir
COLOSSEUM : English Turkish
n. Roma'da bulunan antik bir amfi tiyatro
COLOSSIAN : English Turkish
n. Colossaeli, Colossae yerlisi veya Colossae'de yaşayan; Colossae Hıristiyanları
COLOSSIAN : English Turkish
adj. Colossae'nin veya Colossae ile ilgili, Colossae'ye özgü
COLOSSIANS : English Turkish
n. Colossaeliler, havari Paul tarafından yazılmış olan bir Yeni Ahit kitabı
COLOSSUS : English Turkish
n. dev, dev heykel, devasa şey
COLOSTOMY : English Turkish
n. kolostomi, kolona yapılan ameliyat (kalın bağırsağın ana parçası)
COLOSTRAL : English Turkish
adj. kolostrumla ilgili, ağız sütüne ait veya ilgili
COLOSTRUM : English Turkish
n. kolostrum, yavrularının doğumundan sonraki ilk günlerde memeliler tarafından üretilen ince süt
COLOTOMY : English Turkish
n. kolotomi, kolonu açmak için yapılan yarma (kalın bağırsağın ana parçası)
COLOUR : English Turkish
v. renk vermek, boyamak, renk katmak, kızarmak, saptırmak, renklendirmek, abartmak, çarpıtmak
COLOUR : English Turkish
n. renk, ten rengi, yüz rengi, bet beniz, boya, dış görünüş, canlılık, coşkunluk, ton, içyüzü, gerçek yüz, maske, nüans, forma
COLOUR BLIND : English Turkish
adj. renk körü
COLOUR BLINDNESS : English Turkish
n. renk körlüğü
COLOUR CODE : English Turkish
v. renklerle kodlamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani