Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CROHN : English Turkish

n. bir soyadı; Burrill Bernard Crohn (
1983), bağırsak hastalıkları konusunda uzmanlaşmış ABD'li bir gastroentrolog (Crohn hastalığı adını kendisinden almaktadır)

CROHN'S DISEASE : English Turkish

n. Crohn hastalığı, ateşli kronik bir sindirim yolu hastalığı (karın ağrısı, ishal, ateşlenme, kusma, iştahsızlık ve kilo kaybına yol açar), hastalık adını Burrill Bernard Crohn'dan almaktadır

CROISSANT : English Turkish

n. kruasan, ay çöreği, kruvasan

CROIX DE GUERRE : English Turkish

savaşta gösterilen cesaret için ödül olarak verilen Fransız askerî madalyası

CROMLECH : English Turkish

n. dolmen, üç taşlı taş devri mezarı

CROMWELL : English Turkish

n. bir soyadı; Oliver Cromwell (
1658), İngiliz bir general ve devlet adamı; Richard Cromwell (
1712), İngiliz bir asker ve siyasetçi; Thomas Cromwell (
1540), Essex Kontu, İngiliz bir devlet adamı

CROMWELLIAN : English Turkish

adj. Oliver Cromwell'in (İngiliz bir general ve devlet adamı) veya Oliver Cromwell'in siyaseti ile ilgili, Oliver Cromwell'in siyasetine özgü

CRON : English Turkish

n. cron, görevlerin daha geç bir tarihe göre programlanmasına izin veren UNIX komutası (Bilgisayar)

CRONE : English Turkish

n. yaşlı kadın, kocakarı (Argo)

CRONENBERG : English Turkish

n. bir soyadı; David Cronenberg (1943 yılında David Paul Cronenberg olarak doğdu), Kanadalı bir korku ve bilimkurgu filmleri yönetmeni

CRONKITE : English Turkish

n. bir soyadı; Walter Cronkite (
2009), ABD'li bir televizyon haberleri sunucusu ve gazeteci

CRONY : English Turkish

n. dost, yakın arkadaş, kafadar

CRONYISM : English Turkish

n. yandaşlık, akrabalara veya yakın arkadaşlara öncelik tanıma, arkadaşlarını ayrıcalıklı sayma eğilimi (özellikle siyasette)

CROOK : English Turkish

n. kanca; çoban değneği, piskopos asası; dolandırıcı, sahtekâr

CROOK : English Turkish

v. kıvırmak, bükmek, bükülmek

CROOK BACKED : English Turkish

kambur

CROOKBACK : English Turkish

n. kambur

CROOKBACKED : English Turkish

adj. kambur, kambur olan, omurga deformitesi nedeniyle anormal bir şekilde çıkıntılı sırtı olan

CROOKED : English Turkish

adj. eğri, eğri büğrü, çarpık, yamuk yumuk, çarpık çurpuk, deforme olmuş; çökmüş; dolandırıcı; sahtekâr, hilekâr; kargacık burgacık

CROOKEDLY : English Turkish

adv. deforme olmuş bir biçimde, eğik veya kıvrılmış bir şekilde; namussuzca, ahlaksızca

CROOKEDNESS : English Turkish

n. eğrilik, çarpıklık

CROOKERY : English Turkish

n. dalavereli işler, hileli işler, sahtekar uygulamalar

CROOKNECK : English Turkish

n. eğriboyun kabak, ince uzun kıvrık boynu ve hafif siğil şeklinde kabuğu olan sarı kabak; eğriboyun kabak veren bitki

CROON : English Turkish

v. şarkı mırıldamak

CROON : English Turkish

n. mırıldanmak