Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CUPSFUL : English Turkish

n. fincan dolusu miktar, # dolu fincanlar

CUPULAR : English Turkish

adj. küpüler, fincan biçiminde olan, fincan şeklinde, kadehçik şeklinde olan

CUPULE : English Turkish

n. kadehçik, fincan şeklinde olan vücut veya bitki kısmı

CUQUENAN WATERFALL : English Turkish

n. Cuquenan Şelalesi, Venezüella'da bir şelale

CUR : English Turkish

n. sokak köpeği, it (Argo)

CUR CONSORTIUM : English Turkish

Cur konsorsiyumu, bir işçiler şirketine ait fabrika kompleksi

CURABILITY : English Turkish

n. tedavi edilebilirlik

CURABLE : English Turkish

adj. iyileştirilebilir, tedavi edilebilir; geçici

CURABLENESS : English Turkish

n. iyileştirlebilirlik, tedavi edilebilirlik, tedavi edilebilme

CURABLY : English Turkish

adv. iyileştirilebilir bir biçimde, tedavi edici bir şekilde

CURACAO : English Turkish

n. Hollanda Antilleri'nde (Karayip Denizi'nde) bulunan adalardan otonom bir ada olan en büyüğü; kurutulmuş acı portakal kabuğundan yapılan portakal aromalı bir likör

CURACY : English Turkish

n. papaz yardımcılığı

CURARE : English Turkish

n. kürar, tropikal bitkiden elde edilen, kas gevşeticileri üretmek için kullanılan ve eskiden Kızılderililer tarafından kullanılmış olan zehirli madde

CURARI : English Turkish

n. kürar, tropikal bitkiden elde edilen zehirli madde

CURARISATION : English Turkish

n. kürarizasyon, kürar vererek uyuşturma işlemi (tropikal bitkiden elde edilen zehirli madde ), kürar ile tedavi etme (ayrıca curarization)

CURARISE : English Turkish

v. kürar vermek, kürar uygulamak (tropikal bitkiden elde edilen zehirli madde), kürar ile tedavi etmek (ayrıca curarize)

CURARIZATION : English Turkish

n. kürarizasyon, kürar vererek uyuşturma işlemi (tropikal bitkiden elde edilen zehirli madde ), kürar ile tedavi etme (ayrıca curarisation)

CURARIZE : English Turkish

v. kürar vermek, kürar uygulamak (tropikal bitkiden elde edilen zehirli madde), kürar ile tedavi etmek (ayrıca curarise)

CURASSOW : English Turkish

n. ağaç tavuğu, sülüne ve evcil kümes hayvanlarına benzer püskül tüyleri olan büyük av kuşu

CURATE : English Turkish

n. papaz yardımcısı

CURATIVE : English Turkish

n. ilaç; çare

CURATIVE : English Turkish

adj. iyileştirici, şifa verici, şifalı, sağlık

CURATIVELY : English Turkish

adv. iyileştirici bir şekilde, tedavi edici bir biçimde

CURATOR : English Turkish

n. sorumlu, idareci, veli; galeri müdürü, müze müdürü

CURATORIAL : English Turkish

adj. vasilik, vasiye veya onun yükümlüklerine ait veya ilgili