Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EASTERN ORTHODOX CHURCH : English Turkish

n. Doğu Ortodoks Kilisesi, rahipleri din adamı olarak tanımayan Hristiyanlığın Doğu Avrupa'ki dalı

EASTERN PHILOSOPHY : English Turkish

n. Doğu felsefesi, Doğu'nun felsefeleri (Japonya, Çin, Hindistan, Kore ve bir parça da İran)

EASTERN ROMAN EMPIRE : English Turkish

Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, milattan sonra 395'te doğu ve batı kesimlerinin ayrılmasından sonra gelen imparatorluk (milattan sonra 1453'e kadar devam eden)

EASTERN SHORE : English Turkish

Doğu Kıyısı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Atlantik Okyanusu kıyısında bulunan bölgeler

EASTERN STANDARD TIME : English Turkish

Doğu Standart Saati, Atlantik kıyısında ya da ona yakın bulunan ABD eyaletleri ve Kanada bölgeleri için zaman dilimi, EST

EASTERN WALL : English Turkish

doğu duvarı, doğuya doğru bakan duvar

EASTERNER : English Turkish

n. amerika'nın doğusunda oturan kimse, doğulu kimse

EASTERNMOST : English Turkish

adj. doğu ucu, en doğudaki yer

EASTERTIDE : English Turkish

n. paskalya zamanı

EASTERTIDE : English Turkish

n. Paskalya dönemi; Paskalya'dan sonraki hafta; Paskalya ile Whitsuntide (Paskalya'dan sonraki yedinci Pazar günü) arasındaki 50 gün

EASTERTIME : English Turkish

n. paskalya zamanı

EASTING : English Turkish

n. doğuya doğru yönelme

EASTMAN : English Turkish

n. Eastman, soyadı; Georgia eyaletinde bir şehir (ABD)

EASTWARD : English Turkish

adv. doğuya doğru, doğuda, doğuya

EASTWARD : English Turkish

adj. doğuda olan, doğuya doğru olan

EASTWARDLY : English Turkish

adv. doğuya doğru, doğu yönünde, doğu yönüne doğru

EASTWARDS : English Turkish

adv. doğuya doğru, doğuda, doğuya

EASTWOOD : English Turkish

n. Eastwood, soyadı; Clint Eastwood (1930 doğumlu), Amerika Birleşik Devletleri sinema oyuncusu ve yönetmeni, Carmel eski belediye başkanı (Kaliforniya, ABD)

EASY : English Turkish

adj. basit, kolay; rahat, huzurlu; zahmetsiz, dertsiz; zevkli; uysal, serbest, doğal

EASY AS WINKING : English Turkish

çok basit, çok kolay, kolayca

EASY BELIEVED IS EASY DECEIVED : English Turkish

kolay inanan kolay kanar, her şeye kolayca inanan kimse kolayca kandırılır

EASY CHAIR : English Turkish

n. rahat koltuk

EASY COME EASY GO : English Turkish

kolay gelen kolay gider, haydan gelen huya gider, kolayca elde edilen şeyler aynı şekilde kolayca kaybedilir

EASY DOES IT : English Turkish

yavaş ol, sakin ol, acele etme, rahat ol, dikkat et

EASY GRADER : English Turkish

kolay notçu, yüksek notlar veren, not verme konusunda katı olmayan (öğretmen profesör vs)