Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ECONOMIC OBSERVER : English Turkish

ekonomi gözlemcisi, ekonomik değişimleri izleyen ve analiz eden kimse

ECONOMIC PLANNING : English Turkish

ekonomik planlama, ekonomi planlaması, mevcut kaynakların en iyi şekilde kullanımını sağlayan özenli planlama

ECONOMIC POLICY : English Turkish

ekonomik politika, ekonomi politikası, bir ülkenin veya topluluğun gelir ve giderlerini kendisine bağlı bir şekilde yönettiği sistem

ECONOMIC PROGRAM : English Turkish

ekonomik program, ekonomi programı, finansal ve ticari planlama

ECONOMIC RECESSION : English Turkish

ekonomik gerileme, ekonomide gerileme, ekonomik düşüş, ekonomik durumun iyi olmadığı dönem

ECONOMIC RECOVERY : English Turkish

ekonomik iyileşme, ekonomik düzelme, ekonominin istikrarlı ve sağlıklı bir duruma dönmesi

ECONOMIC REFORM : English Turkish

ekonomik reform, ekonomi politikasında (bir topluluğun ulusun vs) revizyon ve değişim

ECONOMIC REHABILITATION : English Turkish

ekonomik ıslah, ekonomik iyileştirme, ekonomiyi tekrar iyi bir duruma getirme girişimi

ECONOMIC RESOURCES : English Turkish

ekonomik kaynaklar, ekonomik araçlar, finansal ve ticari araçlar, refah, zenginlik, varlıklar, sermaye

ECONOMIC SECURITY : English Turkish

ekonomik güvenlik, finansal güvenlik, ekonomik güç, mali dayanıklılık

ECONOMIC SLOWDOWN : English Turkish

ekonomik durgunlaşma, ekonomik durgunluk, ekonomik yavaşlama, ekonomide ve piyasaların faaliyetlerinde düşme

ECONOMIC STABILIZATION : English Turkish

ekonomik istikrar, fiyatlarda ve döviz kurunda büyük iniş çıkışların olmadığı durum

ECONOMIC STRENGTH : English Turkish

ekonomik güç, ekonomik kuvvet, ekonomik dayanıklılık, finansal güvenlik, mali metanet

ECONOMIC SUMMIT : English Turkish

ekonomik zirve, ekonomi zirvesi, ekonomi konferansı, önemli ekonomik meselelerin ele alındığı konferans

ECONOMIC SUPERPOWER : English Turkish

ekonomik süper güç, güçlü bir ekonomisi olan ve diğer ülkelerin ekonomisini de etkileyen ülke, büyük mali güç ve kaynakları olan ülke

ECONOMIC TIES : English Turkish

ekonomik bağlar, mali bağlar, finansal ve ticari ilişkiler veya bağlantılar (topluluklar ülkeler vs arasında)

ECONOMIC UPHEAVAL : English Turkish

ekonomik çalkantı, finansal ve ticari karışıklık

ECONOMIC VALUE : English Turkish

ekonomik değer, finansal değer, mali kıymet

ECONOMIC WARFARE : English Turkish

ekonomik savaş, istikrarsızlığa yol açmak amacıyla düşmanın ekonomisinin normal işleyişini bozma

ECONOMIC WELFARE : English Turkish

ekonomik refah, ekonomik zenginlik, finansal esenlik

ECONOMICAL : English Turkish

adj. ekonomik, hesaplı, idareli

ECONOMICAL CONSTRAINTS : English Turkish

ekonomik kısıtlamalar, ekonomik sınırlamalar, bir ekonominin gelişimini engelleyen faktörler

ECONOMICAL ELITE : English Turkish

ekonomik elit, kalburüstü sınıfı, üst sınıf, bir toplumun varlıklı kesimi

ECONOMICALLY : English Turkish

adv. ekonomik biçimde

ECONOMICS : English Turkish

n. ülke ekonomisi; ekonomi bilimi, iktisat bilimi