Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EEL TRAP : English Turkish

n. yılanbalığı tuzağı, yılanbalığı yakalamak için kurulan tuzak

EELPOUT : English Turkish

n. yılanbalığına benzeyen balık; Zoarcidae familyasından denizin dibinde yaşayan herhangi bir deniz balığı; tatlı su gelinciği

EELSPEAR : English Turkish

n. zıpkın

EELWORM : English Turkish

n. sirkekurdu

EELY : English Turkish

adj. kaygan, pürüzsüz; yılanbalığına benzeyen

EEPROM : English Turkish

EEPROM, elektronik metotlar kullanılarak silinebilen Salt Okunur Bellek türü

EERIE : English Turkish

adj. ürkütücü, tüyler ürpertici; esrarengiz

EERIE SILENCE : English Turkish

tuhaf sessizlik, garip sessizlik, doğal olmayan sessizlik

EERILY : English Turkish

adv. tuhaf bir şekilde, garip bir şekilde, esrarengiz bir şekilde, ürkütücü bir şekilde, ürpertici bir şekilde

EERINESS : English Turkish

n. ürkütücülük; tekin olmayış; esrarengizlik

EERY : English Turkish

adj. ürkütücü, tüyler ürpertici; esrarengiz

EESOME : English Turkish

adj. göze hoş gelen, göze hoşnutluk sağlayan, gözün hoşlandığı

EET : English Turkish

"Eastern European Time (Doğu Avrupa Saati)", Doğu Avrupa Saati, Doğu Avrupa Zamanı, Doğu Avrupa standart zamanı

EFF : English Turkish

v. cinsel ilişkiye girmek, seks yapmak

EFFACE : English Turkish

v. silmek, gidermek, yok etmek; unutturmak

EFFACE ONESELF : English Turkish

kendini göstermemek, geri plânda kalmak

EFFACEABLE : English Turkish

adj. silinebilir, giderilebilir

EFFACED HIMSELF : English Turkish

dikkati kendi üzerine çekmemeye çalıştı, kendini önemsizleştirdi, kendisini küçümsedi

EFFACEMENT : English Turkish

n. giderme, yok etme; ortadan kaldırma; geri planda kalma

EFFACER : English Turkish

n. bozucu, silici, yok edici

EFFECT : English Turkish

n. etki, tesir, netice, sonuç, izlenim, reaksiyon; gerçeklik; yürürlük, uygulama; anlam, verim, efekt

EFFECT : English Turkish

v. gerçekleştirmek, meydana getirmek; etkisi olmak; sonuca vardırmak, ulaşmak; etki etmek

EFFECT PAINFULLY : English Turkish

v. içine işlemek

EFFECTER : English Turkish

n. etkileyen, etkileyen kimse veya şey, faaliyete geçiren şey

EFFECTING PAINFULLY : English Turkish

n. içine işleme