Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EFFORTLESSNESS : English Turkish

n. çabasızlık, çaba göstermeme durumu, kolaylık, kolay olma durumu

EFFRACTION : English Turkish

n. zorla girme, hırsızlık, ihlal etme, izinsiz girme (Hukuk)

EFFRACTOR : English Turkish

n. zorla giren, hırsız, ihlal eden, izinsiz giren

EFFRONTERY : English Turkish

n. küstahlık, yüzsüzlük, arsızlık

EFFULGENCE : English Turkish

n. görkem, ihtişam, parlaklık

EFFULGENT : English Turkish

adj. parlak, ışık saçan, görkemli, şaşaalı

EFFULGENTLY : English Turkish

adv. parlayarak, ışık saçarak

EFFUSE : English Turkish

v. dışarı akıtmak, dökmek, sızdırmak, açılmak, sızmak, yayılmak

EFFUSE : English Turkish

adj. yayılmış, dağılmış

EFFUSION : English Turkish

n. akıtma, içini dökme, akma, efüzyon, açılma, taşkınlık, coşkunluk, bolluk

EFFUSIVE : English Turkish

adj. dökülen, akan, bol, taşkın, coşkulu

EFFUSIVELY : English Turkish

adv. dökülerek, taşarak, coşkuyla, bol bol

EFFUSIVENESS : English Turkish

n. içini dökme, açılma, coşkunluk, bolluk

EFI : English Turkish

n. Efi, erkek ismi (Ephraim ismi lakabı)

EFL : English Turkish

EFL, diğer diller konuşanlar için tasarlanmış İngilizce öğretim programı

EFM : English Turkish

EFM, taktik hareketler yapabilme yeteneğini geliştiren saldırı uçağı

EFRAIM : English Turkish

n. Efraim, erkek ismi (İbranice)

EFRAIM KISHON : English Turkish

Efraim Kishon (
2005), İsrailli mizahçı ve yazar

EFT : English Turkish

n. semender, su kertenkelesi

EFTA : English Turkish

EFTA, üye ülkeler arsında serbest ticareti teşvik etmek ve daha sonra (1994'te) ortak ekonomiyi desteklemek için 1960'ta kurulan organizasyon

EFTSOON : English Turkish

adv. hemen sonra

EG : English Turkish

EG, kötü gülümseme, şeytanca sırıtma (İnternet argosu)

EGA : English Turkish

EGA, IBM uyumlu bilgisayarlarda görüntü bağdaştırıcısının eski versiyonu (Bilgisayar)

EGAD : English Turkish

interj. vallahi, yahu

EGALITARIAN : English Turkish

n. eşitlilik taraftarı