Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EXTRAVAGANZA : English Turkish

n. serbest tarzda müzik; fantezi müzik; zengin dekorlu piyes

EXTRAVAGINAL : English Turkish

adj. kının/kaputun dışında gelişen (Botanik)

EXTRAVASATE : English Turkish

v. damarından dışarı akmak, damarından dışarı taşmak (Tıp)

EXTRAVASATION : English Turkish

n. dökülme, taşma, akış (Tıp)

EXTRAVASCULAR : English Turkish

adj. kan damarlarının dışında (Tıp)

EXTRAVEHICULAR : English Turkish

adj. bir uzay gemisinin dışında (astronotlar tarafından yapılan işle alakalı)

EXTRAVEHICULAR ACTIVITY : English Turkish

uzaygemisi dışında yapılan aktivite (astronotlar tarafından yapılan işle alakalı)

EXTRAVERSION : English Turkish

n. dışadönüklük, dışa dönük arzu, birisinin ilgi ve alakasını dışarıya yöneltmesi eğilimi (Pisikoloji)

EXTRAVERSIVE : English Turkish

adj. dışadönük olan, dışadönük yaradılışta olan, ilgi ve alakasını dışarıya yöneltme eğiliminde olan (Pisikoloji)

EXTRAVERT : English Turkish

n. dışadönük, ilgi ve alakası dışarıya yönelmiş kimse, açık ve serbest kimse, dışa dönük yaradılışta olan kimse

EXTRAVERT : English Turkish

v. dışarıya dönmek, dışarıya yönelmek

EXTRAVERT : English Turkish

adj. dışadönük olan, dışadönük yaradılışta olan, ilgi ve alakasını dışarıya yöneltme eğiliminde olan (Pisikoloji)

EXTRAVERTED : English Turkish

adj. dışadönük olan, dışadönük yaradılışta olan, ilgi ve alakasını dışarıya yöneltme eğiliminde olan (Pisikoloji)

EXTREMADURA : English Turkish

n. Extremadura, İspanya'da İber yarımadasında bulunan özerk bölge

EXTREMADURAN : English Turkish

n. Extremadura dili,Extremadura yerlileri tarafından konuşulan dil (İspanya'da İber yarımadasında bulunan özerk bölge)

EXTREMADURAN : English Turkish

n. Extremaduralı, Extremadura'nın yerlisi (İspanya'da İber yarımadasında bulunan özerk bölge)

EXTREMAL : English Turkish

adj. ekstrem hesaplama veya bir fonksiyonun son derece aşırı uçtaki (ekstrem) olasılık değeri ile alakalı (Matematik)

EXTREME : English Turkish

n. aşırı derece, ölçüsüzlük, aşırılık, en uç nokta, sınır, son derece, tezat, çıkmaz

EXTREME : English Turkish

adj. en uç, aşırı, olağanüstü, ölçüsüz, son derece, şiddetli, kesin, mutlâk

EXTREME COLD : English Turkish

aşırı soğuk, çok düşük sıcaklıklar, donma noktasının altındaki sıcaklıklar

EXTREME DANGER : English Turkish

olağandışı tehlike, çok büyük tehlike, büyük risk

EXTREME PLEASURE : English Turkish

olağandışı zevk, çok büyük zevk, muazzam eğlence

EXTREME POVERTY : English Turkish

ekstrem sefalet, çok büyük yoksulluk, muazzam gereksinim ve ihtiyaç, fakirlik, yoksulluk, mahrumiyet

EXTREME UNCTION : English Turkish

ölmekte olanın vücuduna kutsal yağ sürme ayini

EXTREME VIEWS : English Turkish

aşırı görüşler, radikal fikirler, anlaşmaya yanaşmayan fikirler