English Turkish
EYE CUP : English Turkish
n. göz kabı, göz banyosu, gözü temizlemek için kullanılan küçük kap
EYE DROPPER : English Turkish
n. göz damlası damlatıcı, göz damlası damlatmak için kullanılan cihaz
EYE DROPS : English Turkish
göz damlası
EYE EXAMINATION : English Turkish
göz muayenesi, genellikle bir göz doktoru (optometrist) tarafından yapılan göz kontrolü
EYE FOR AN EYE : English Turkish
göze göz dise dis; kısasa kısas
EYE FOR AN EYE AND A TOOTH FOR A TOOTH : English Turkish
göze göz dişe diş, insanın cezası işlediği suç veya yanlışla eşit olmalıdır (İncil'den)
EYE FOR EYE : English Turkish
göze göz, bir cezanın saldırıya eşit olması gerektiğini söyleyen İncil söylevi, saldırı ile eşit cezalandırma gerektiren adalet prensibi
EYE GUM : English Turkish
n. uyku
EYE LENS : English Turkish
n. göz lensleri, göze en yakın okülerin lensleri
EYE LENSE : English Turkish
n. mercek (mikroskop)
EYE LEVEL : English Turkish
n. göz seviyesi
EYE LINER : English Turkish
n. sürme
EYE OF A NEEDLE : English Turkish
n. iğne deliği
EYE OF DAY : English Turkish
günün gözü, güneş
EYE OF THE NEEDLE : English Turkish
iğnenin gözü, içinden iplik geçirilen iğne ucundaki delik
EYE OPENER : English Turkish
n. şaşırtıcı haber, sabah içilen içki
EYE SHADOW : English Turkish
göz gölgesi, gözleri öne çıkarmak için gözkapaklarına uygulanan kadın kozmetik kremi veya pudrası
EYE SOCKET : English Turkish
göz çukuru, gözün yerleştiği göz çukuru
EYE SPECIALIST : English Turkish
göz doktoru, oftamolojist, göz ve göz hastalıkları tedavisinde uzmanlaşmış kimse
EYE TO EYE : English Turkish
göz göze, anlaşma içerisinde, karşılıklı anlayışla
EYE TOOTH : English Turkish
göz dişi, üst çenede yaklaşık olarak gözün altında bulunan sivri diş
EYE WARD : English Turkish
göz kliniği, göz koğuşu, hastahanenin göz yaralanmalarına ayrılmış bölümü
EYE WASH : English Turkish
göz yıkama, göz boyama, aldatıcı konuşma veya davranışlar; saçmalık, safsata; göz losyonu, gözü temizlemek veya tedavi etmek için kullanılan madde
EYE WATER : English Turkish
n. göz suyu, gözler için yıkama veya tıbbi sıvı veya krem (Oftamoloji); gözyaşı, gözlerden gelen doğal gözyaşı veya sızıntı
EYE WITNESS : English Turkish
görgü şahidi, bir fiil veya olayı gören ve böylelikle onun meydana geldiğine şahitlik edebilen kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani