Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FAIR HEARING : English Turkish

irinin adına yapılan resmi görüşme

FAIR MINDED : English Turkish

adj. adil, tarafsız, sağduyulu

FAIR NAME : English Turkish

iyi şöhret

FAIR OR FOUL : English Turkish

iyi veya kötü, güzel veya çirkin

FAIR PLAY : English Turkish

temiz oyun, dürüst iş, tarafsızlık

FAIR PRICE : English Turkish

makul fiyat, uygun fiyat

FAIR PROMISE : English Turkish

iyi şans, iyi ihtimal, güzel olasılık

FAIR REPRESENTATION : English Turkish

dürüst temsil, bir kimsenin yetkili olduğu ve temsil hakkına sahip olduğu temsiliyet

FAIR SEX : English Turkish

n. kadın milleti, kadınlar

FAIR TRADE : English Turkish

dürüst ticaret, adil bir ticaret anlaşmasına göre malların satılması

FAIR TREATMENT : English Turkish

uygun davranış, adil davranış, uygun şekilde muamele

FAIR TRIAL : English Turkish

adil duruşma, adil yargılama, tarafsız soruşturma

FAIR WEATHER : English Turkish

açık havaya uygun, açık hava

FAIR WORDS : English Turkish

adil sözler, hoşgörülü kelimeler, kibar ve saygılı kelimeler/sözler

FAIR-MINDED : English Turkish

adil, dürüst, tarafsız, önyargısız, peşinhükümsüz

FAIR-SPOKEN : English Turkish

kibar, saygılı, medeni, uygar; tarafsız veya dürüstçe söylenen

FAIR-WEATHER FRIENDS : English Turkish

iyi gün dostları, zor zamanlarda güvenilemeyecek arkadaşlar

FAIRBANKS : English Turkish

n. Fairbanks, soyadı

FAIRE : English Turkish

n. gürültü, patırtı (Fransızca)

FAIRFAX : English Turkish

n. Fairfax, İngiliz aristokratik ailenin ismi; Amerika Birleşik Devletleri'nde birkaç şehir ismi

FAIRFIELD : English Turkish

n. Fairfield, Amerika Birleşik Devletleri'nin değişik eyaletlerinde bulunan birkaç şehir ismi; soyadı

FAIRFIELD INN : English Turkish

Fairfield Inn, Amerikan ucuz moteller zinciri

FALL BACK UPON A THING : English Turkish

güvenmek, sığınmak

FALL BEHIND : English Turkish

geri kalmak, yetişememek

FALL BEHIND WITH : English Turkish

v. gecikmek, sürüncemede kalmak