Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FLASHLIGHT BATTERY : English Turkish

n. flaş için pil

FLASHOVER : English Turkish

n. bir yalıykanın yüzeyine istemeden yapılan elektrik deşarjı

FLASHPOINT : English Turkish

n. parlayıcı bir sıvının buharının havada kısa bir süre parlamasının sağlanabileceği en düşük sıcaklık (Kimya); kritik nokta, bir şeyin patlamaya hazır olduğu nokta

FLASHROM : English Turkish

n. hard disk üzerinde depolama yerine kullanılabilen volatil olmayan hafıza

FLASHTUBE : English Turkish

n. parlak flaş ışığı üreten cam tüp (kameranın bir parçası)

FLASHY : English Turkish

adj. gösterişli, parlak, çarpıcı

FLASK : English Turkish

n. cep şişesi, küçük şişe, barutluk, imbik [müh.]

FLASKET : English Turkish

n. minik cep şişesi; uzun ve sığ leğen

FLAT : English Turkish

n. düz şey, düz yüzey, düzlük, patlak lastik, bemol, apartman dairesi, kat

FLAT : English Turkish

adj. düz, yassı, yatay, kesin, kati, gazı kaçmış, tatsız, havası inmiş, patlak, durgun, tekdüze, kesat, hareketsiz, sabit, boğuk, kısık, bemol, boş, boşalmış (aku, pil vb.)

FLAT : English Turkish

adv. düz olarak, yatay biçimde, tam olarak, bütünüyle, kesin olarak, açık olarak, faizsiz, asıl notadan aşağı olarak

FLAT AS A PANCAKE : English Turkish

tamamen düz, yuvarlak ve eğimli şekli olmayan

FLAT BALL : English Turkish

topun yere yakın hızlı şekilde pas olarak verilmesi (Futbol)

FLAT BROKE : English Turkish

meteliksiz, beş parasız

FLAT CHEST : English Turkish

düz gögüs, küçük memeli kadın gögüs bölgesi

FLAT CONTRADICTION : English Turkish

mutlak inkar, tamamen ret; kesin uyumsuzluk

FLAT DENIAL : English Turkish

mutlak inkar, mutlak reddetme, kayıtsız şartsız inkar

FLAT FEET : English Turkish

n. düztaban

FLAT FOOT : English Turkish

düz taban, ayağın iç kısmının eğimli olmaktan çok düz durumda olduğu ayak şekli

FLAT FOOTED : English Turkish

adj. düztaban, sabit, değişmez, sağlam, kararlı, azimli, beceriksiz [brit.], hoyrat [brit.]

FLAT HEAD : English Turkish

düz başlı vida çeşidi

FLAT HUNTING : English Turkish

n. ev arama

FLAT INTEREST RATE : English Turkish

değişmeyen faiz oranı, sabit faiz oranı

FLAT LINE : English Turkish

düz çizgi, yatay çizgi; birisinin kalbinin atmayı durdurmuş olması, ölmek

FLAT NONSENSE : English Turkish

tamamen saçmalık, tamamen saçma, anlamsızlık, mantıksızlık, gülünçlük