Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FOOTER : English Turkish

suff. boyunda (foot), uzunluğunda (futbol)

FOOTFALL : English Turkish

n. ayak sesi

FOOTGEAR : English Turkish

n. ayakkabılar, çoraplar, ayak giyecekleri

FOOTHILL : English Turkish

n. dağ eteği, bayır

FOOTHILLS : English Turkish

n. dağ eteğindeki tepeler

FOOTHOLD : English Turkish

n. ayak basacak sağlam yer, tutunma noktası

FOOTIE : English Turkish

n. futbol, Amerikan futbolu (ABD), rugbi (İngiliz İngilizcesi); futbol (İngiliz İngilizcesi); footsie, ayağa dokunarak yapılan gizli oynaşma (masa altından)

FOOTING : English Turkish

n. ayak basacak sağlam yer, tutunma noktası, yer, temel, esas, durum

FOOTLE : English Turkish

n. aptallık, ahmaklık, saçmalık

FOOTLE : English Turkish

v. oyalanmak, aylaklık etmek, boşa harcamak, aptalca konuşmak

FOOTLESS : English Turkish

adj. ayaksız, temelsiz, asılsız, yararsız

FOOTLESSNESS : English Turkish

n. ayak veya ayaklarının olmaması veya onlardan yoksun olma; gerçek dışılık; yetersizlik, ehliyetsizlik, eksiklik (Argo)

FOOTLIGHT : English Turkish

n. zemin seviyesinde yerleştirilmiş kat ışığı

FOOTLIGHTS : English Turkish

n. sahne ışıkları, sahne önündeki ışıklar, tiyatro mesleği

FOOTLING : English Turkish

adj. önemsiz, değersiz, ufak tefek, aptalca

FOOTLOCKER : English Turkish

n. içerisinde alet edevatın veya kişisel eşyaların saklandığı bagaj

FOOTLOOSE : English Turkish

adj. serbest, başıboş, kayıtsız

FOOTLOOSE AND FANCY-FREE : English Turkish

hiçbir sorumluluk ve taahhüt olmaksızın, kuş kadar özgür

FOOTMAN : English Turkish

n. uşak, piyade neferi

FOOTMARK : English Turkish

n. ayak izi

FOOTNOTE : English Turkish

n. dipnot

FOOTNOTED : English Turkish

adj. dipnot içeren, dipnot konulmuş (bir teks hakkında)

FOOTPACE : English Turkish

n. adımlayarak yürüme; kürsü, podyum, yükseltilmiş platform

FOOTPAD : English Turkish

n. haydut, yaya dolaşan haydut

FOOTPATH : English Turkish

n. kaldırım, patika, keçi yolu