Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FOREBEAR : English Turkish

n. ata, ced

FOREBODE : English Turkish

v. önceden haber vermek, belirtisi olmak, içine doğmak, önceden sezmek

FOREBODER : English Turkish

n. olmadan önce birşeyleri hisseden kimse; kötü haber taşıyıcısı; foreteller, peygamber, erkenden haber veren kimse

FOREBODING : English Turkish

n. önsezi, içine doğma

FOREBRAIN : English Turkish

n. beynin frontal parçası (Anatomi)

FORECADDIE : English Turkish

n. (Golf) vurulduktan sonra topların nereye düştüklerini görmek için çim alanda pozisyon almış golf oyuncusu yardımcısı (malzeme taşıyıcısı)

FORECAST : English Turkish

n. tahmin

FORECAST : English Turkish

v. tahmin etmek, tasarlamak

FORECAST INCOME : English Turkish

tahmini gelir, kazanılması umulan para miktarı

FORECASTED : English Turkish

adj. umulan, önceden görülen, tahmin edilen

FORECASTER : English Turkish

n. tahminci

FORECASTING : English Turkish

n. önceden haber verme, geleceği görme, önceden görme, önceden tahmin etme

FORECASTING METHODS : English Turkish

değişken koşullarda sonuçları önceden tahmin etmek için kullanılan istatistiksel aletler

FORECASTLE : English Turkish

n. baş kasarası, üst güverte

FORECLOSABLE : English Turkish

adj. el konulabilir, haczedilebilir, istimlak edilebilir

FORECLOSE : English Turkish

v. menetmek, önlemek, zamanından önce yapmak

FORECLOSE A MORTGAGE : English Turkish

ipotekli malı haczetmek, rehine el koymak

FORECLOSED : English Turkish

adj. cebri icra ile karşı karşıya; aksatılmış, sonraya bırakılmış; hariç tutulmuş, dışlanmış, dahil edilmemiş, kovulmuş; önlenmiş, engel olunmuş

FORECLOSER : English Turkish

n. el koyan kimse, haczeden kimse

FORECLOSURE : English Turkish

n. ipotekli malın haczi, rehine el koyulması, cebri icra

FORECLOSURE DECREE : English Turkish

irinin malını ipotek ettirmesi veya para verip geri alması hakkından mahkum bırakan mahkeme kararı (genellikle ödemelerini yapamamasından)

FORECLOSURE SALE : English Turkish

icra satışı, haczedilmiş malların satışı, haciz neticesinde yeniden sahip bulan malların satışı

FORECONSCIOUS : English Turkish

n. bilinç altı, bilinç ötesi, preconscious, mevcut hafıza veya bilinçten daha derinlerde bulunan akıl/zihin bölümü (Pisikoloji)

FORECOURT : English Turkish

n. avlu

FOREDECK : English Turkish

n. ön güverte, geminin önünün yakınında bulunan güverte