Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FOUNDER : English Turkish

n. kurucu, dökümcü

FOUNDER : English Turkish

v. batmak, çökmek, yıkılmak, boşa çıkmak, saplanıp kalmak, sakatlanmak (at)

FOUNDER'S SHARES : English Turkish

kurucu hisseleri, bir kurumun kurucularından birine ait olan hisse senedi belgeleri

FOUNDERING REGIME : English Turkish

çöken rejim, başarısız hükümet sistemi

FOUNDERS' SHARES : English Turkish

kurucu hisseleri, bir kurumun kurucularına ait olan hisse senedi belgeleri

FOUNDERS` STOCKS : English Turkish

kurucu hisseleri, bir şirketi başlatan kişilerin sahip oldukları hisse senetleri (genellikle sahiplerine özel haklar ve ayrıcalıklar sağlayan)

FOUNDING : English Turkish

n. tesis etme, kurma, düzme, başlatma

FOUNDING : English Turkish

adj. kurucu, bir şeyin kuruluşunda yer alan

FOUNDING FATHERS : English Turkish

amerika'nın kurucuları

FOUNDLING : English Turkish

n. terkedilmiş çocuk, sokak çocuğu

FOUNDLING HOSPITAL : English Turkish

yetimhane, kimsesiz çocuklar yurdu

FOUNDRESS : English Turkish

n. kurucu, kadın kurucu

FOUNDRY : English Turkish

n. dökümhane, dökümcülük

FOUNT : English Turkish

n. pınar, kaynak, memba

FOUNTAIN : English Turkish

n. çeşme, fıskiye, pınar, kaynak, memba

FOUNTAIN HEAD : English Turkish

kaynak, pınar başı, asıl

FOUNTAIN OF LIFE : English Turkish

yaşam kaynağı, hayat kaynağı

FOUNTAIN OF YOUTH : English Turkish

gençlik çeşmesi

FOUNTAIN PEN : English Turkish

dolmakalem

FOUNTAINHEAD : English Turkish

n. kaynak, çeşme, pınar, memba (akarsu); ana kaynak

FOUR : English Turkish

n. dörtlü

FOUR AGES : English Turkish

dört devir, insan ırkının gelişiminde dört dönem (taş, tunç, demir, altın)

FOUR CORNERED : English Turkish

dört köşeli

FOUR CORNERS OF THE EARTH : English Turkish

dünyanın dört bucağı, dünyanın dört yönü, pusulanın dört noktası (kuzey, güney, doğu, batı); tüm dünyada, dünyanın dört bir yanında

FOUR CYCLE : English Turkish

dört zamanlı, dört devirli