Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FULLY STRETCHED : English Turkish

tamamen gerilmiş, fazla genişletilmiş

FULLY UNDERSTOOD HIM : English Turkish

onu tamamen anladı, onu tam olarak anladı

FULMAR : English Turkish

n. kutup fırtına kuşu

FULMINANT : English Turkish

adj. gürleyen, şiddetli, ateş püsküren, birden gelişen [tıp.]

FULMINANT HEPATIC FAILURE : English Turkish

fulminan karaciğer yetmezliği, birkaç sebepten herhangi birinin neden olduğu ani akut karaciğer yetmezliği (özellikle aşırı dozda aspirin, hepatit ve karaciğer hasarı), FHF

FULMINATE : English Turkish

v. patlamak, ateş püskürmek, parlamak, verip veriştirmek, yasaklama getirmek

FULMINATE OF MERCURY : English Turkish

civa fülminatı, duyarlı fünye patlayıcısı

FULMINATING : English Turkish

adj. patlayıcı, patlama, patlayan, ateş püsküren, birden gelişen

FULMINATING COMPOUND : English Turkish

patlayıcı bileşik, fulminik asitten sağlanan patlayıcı bileşik

FULMINATION : English Turkish

n. patlama, infilak, ateş püskürme, sövüp sayma

FULMINATOR : English Turkish

n. kızgınlığını gösteren kimse, itirazcı kimse, son derece aleyhinde olan kişi

FULMINATORY : English Turkish

adj. ateş püsküren, gürleyen; terör estiren

FULMINIC : English Turkish

adj. fulminik, değişken, uçucu, patlayabilir; fulminik asitle ilgili, fulminik asitten elde edilen

FULMINIC ACID : English Turkish

n. fulminik asit, (Kimya) siyanik asit ile izomerik olan son derece patlayıcı tuzların değişken asit şekilleri

FULNESS : English Turkish

n. doluluk, bolluk, çokluk, dolgunluk, şişmanlık, doymuşluk, tokluk

FULSOME : English Turkish

adj. bıktırıcı, aşırı, mide bulandırıcı, tiksindirici, dalkavukça

FULSOMELY : English Turkish

adv. abartılı bir biçimde, aşırı derecede bol bir biçimde, aşırı olarak; kaba bir şekilde, itici bir şekilde; iğrenç bir şekilde

FULSOMENESS : English Turkish

n. aşırılık, fazlalık; kabalık, zevksiz olma, saldırganlık; iticilik, iğrençlik

FULTON : English Turkish

n. Fulton, soyadı; Robert Fulton (
1815), Amerikalı sanatçı ve mühendis, ABD'de kullanımı yaygın olan ilk buharlı geminin yaratıcısı, torpidonun mucidi

FULVOUS : English Turkish

adj. kızılımsı sarı, koyu sarı

FUMADE : English Turkish

n. fumade, tuzlanmış tütsülenmiş balık (sardalya gibi)

FUMARIC : English Turkish

adj. fumarik asit, fumarik asitle ilgili (Kimya)

FUMAROLE : English Turkish

n. fümerol, içinden gazların sızdığı volkanik krater

FUMAROLIC : English Turkish

adj. fümerole ait, fümerolle ilgili, sıcak gazlar salan volkanik krater ile ilgili

FUMATORIUM : English Turkish

n. fumatorium, bitkilerin tütsülendiği hava sızdırmaz yapı