Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GIVE A CRY : English Turkish

ağlamak

GIVE A DAMN : English Turkish

umursamak, takmak

GIVE A DANCE : English Turkish

v. dans partisi vermek

GIVE A DISCOUNT : English Turkish

v. indirim yapmak

GIVE A DOG A BONE : English Turkish

çirkin kadınla birlikte olmak, (Argo) çirkin kadınla cinsel ilişkiye girmek

GIVE A FALSE IMPRESSION : English Turkish

yalnız izlenim yaratmak, aldatmak, yanıltmak, olduğundan daha farklı görünmek

GIVE A FIGHT : English Turkish

mücadele vermek, ile mücadele etmek

GIVE A FILLIP TO : English Turkish

v. teşvik etmek, harekete geçirmek

GIVE A FREE HAND : English Turkish

irine yetki vermek, hareket serbestliği tanımak, bir kimsenin yetki takdiri ile hareket etmesine izin vermek

GIVE A FRESH IMPETUS TO : English Turkish

v. canlandırmak

GIVE A FULL AND PARTICULAR ACCOUNT : English Turkish

tam ve ayrıntılı açıklama yapmak, ayrıntılı tanım yapmak

GIVE A GOOD ACCOUNT OF ONESELF : English Turkish

kendini göstermek, yüzünün akıyla çıkmak

GIVE A GOOD EXAMPLE : English Turkish

iyi örmek vermek, iyi açıklama yapmak

GIVE A GOOD LESSON : English Turkish

ders vermek

GIVE A GRILLING : English Turkish

v. sorguya çekmek, sorgulamak

GIVE A HAND : English Turkish

yardım etmek, el atıvermek

GIVE A HINT : English Turkish

v. çıtlatmak

GIVE A HORSE THE BRIDLE : English Turkish

ata gem vurmak

GIVE A HORSE THE REINS : English Turkish

ahat bırakmak, serbest bırakmak

GIVE A HUG : English Turkish

kucaklamak, sarılmak

GIVE A JERK : English Turkish

v. sarsmak, silkmek

GIVE A KICK : English Turkish

v. atmak, tekme atmak, tekmelemek

GIVE A KICK IN THE PANTS : English Turkish

kovmak, defetmek, başından savmak

GIVE A LECTURE : English Turkish

ders anlatmak, ders vermek, konferans vermek

GIVE A LEG UP : English Turkish

desteklemek, yardım etmek