Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GOING FAR : English Turkish

ilerleyen, başarılı

GOING FAST : English Turkish

n. hızlı gitme

GOING FROM BAD TO WORSE : English Turkish

daha da beter olmak, daha da kötüye gitmek, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak

GOING FROM DOOR TO DOOR : English Turkish

kapı kapı dolaşmak, bir kapıdan diğerine geçmek, bir şey satmaya çalışmak veya bağış istemek için her eve gitmek

GOING MAD : English Turkish

n. kudurmak

GOING ON : English Turkish

sürdürme

GOING ON HOLIDAY : English Turkish

tatile çıkmak, iznini kullanmak, izin almak, izine çıkmak

GOING ON TWENTY : English Turkish

yirmiye yaklaşmak, neredeyse yirmi yaşında olmak

GOING OUT : English Turkish

çıkma

GOING OUT WITH HER : English Turkish

onunla flört eden, onunla çıkan

GOING OUT WITH HIM : English Turkish

onunla flört eden, onunla çıkan

GOING OVER : English Turkish

kontrol etme, muayene etme, temiz dayak, azar

GOING OVER THE PROCEDURES : English Turkish

prosedürleri incelemek, her günkü işleri gözden geçirmek, talimatları yeniden incelemek veya uygulamak

GOING ROUND : English Turkish

dolaşmak, çevrelemek, etrafında dönmek

GOING STEADY : English Turkish

tek kişiyle uzun süreli flört etmek, düzenli olarak aynı kişiyle çıkmak

GOING THROUGH THE MOTIONS : English Turkish

isteksizce yapmak, yapıyormuş gibi görünmek, ilgiliymiş gibi görünmek

GOING TO : English Turkish

niyet etmek, tasarlamak, planlamak

GOING TO BE SICK : English Turkish

hasta olacak, kusmak üzere olmak, kusması muhtemel olan, hastalanacak

GOING TO CANOSSA : English Turkish

Canossa’ya gitmek, kibrini kırmak, günahlarının bağışlanması için papazın getirdiği kefareti yerine getirmek, pişmanlık duymak ve affetmesini istemek

GOING TO GO : English Turkish

gideceğim, gitmeye hazırlanmak; gitmeye niyet etmek; gidecek

GOING TO READ MAIL : English Turkish

Posta okumaya gidiyorum, elektronik postalarımı okumak için çıkıyorum (İnternet)

GOING TOO FAR : English Turkish

ok ileri gitmek, müthiş bir şekilde abartmak, aşırıya kaçmak

GOING UP : English Turkish

çıkma

GOING WITH THE MAJORITY : English Turkish

çoğunluğa uymak, sürüyü takip etmek, insanların çoğunun yaptığı gibi yapmak

GOING WITH THE TIDE : English Turkish

akarına gitmek, akıntıyla gitmek, akıntı yönünde yüzmek