Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HAD A CHAT : English Turkish

lafladı, biriyle kısaca sohbet etti, kısa bir zaman için birlikte muhabbet ettiler

HAD A CHILD : English Turkish

çocuk sahibi oldu, çocuk doğurdu, hayata çocuk getirdi

HAD A COLD : English Turkish

soğuk aldı, şifayı kaptı, soğuk algınlığı geçirdi (solunum yollarında meydana gelen viral enfeksyon)

HAD A CURETTAGE : English Turkish

kürtaj oldu, gebeliğin başlarında kürtaj oldu

HAD A DIFFICULT BIRTH : English Turkish

zor bir doğum yaptı, zahmetli bir doğum geçirdi, problemli bir doğum yaptı

HAD A FACE AS LONG AS A FIDDLE : English Turkish

suratı iki karıştı, suratı asıktı, çok hüzünlü bakıyordu

HAD A FEAST : English Turkish

ziyafet verdi, ziyafet çekti, kutladı, ziyafette yiyip içti, akşam yemeği verdi, iyi beslendi

HAD A FEELING : English Turkish

içine doğdu, sezdi, kalbine doğdu, kalbi ona öyle söyledi

HAD A FEVER : English Turkish

ateşi oldu, ateşi çıktı, yüksek ateş geçirdi (anormal bir şekilde artan vücut ısısı)

HAD A FIRSTHAND EXPERIENCE WITH : English Turkish

ile ilk elden deneyim edindi, ile doğrudan karşılaştı

HAD A FIT : English Turkish

fenalık geçirdi, çılgına döndü, kontrolü kaybetti

HAD A GOOD TIME : English Turkish

iyi vakit geçirdi, eğlendi, hoş zaman geçirdi

HAD A GREAT SUCCESS : English Turkish

üyük başarı elde etti, büyük ölçüde başarılıydı, aşırı başarılıydı

HAD A GREAT TIME : English Turkish

hoş vakit geçirdi, çok eğlendi, çok hoş zaman geçirdi

HAD A HAND IN : English Turkish

parmağı oldu, rol oynadı, rol aldı, yer aldı

HAD A HAND IN IT : English Turkish

onda parmağı vardı, onunla ilgisi oldu

HAD A HARD TIME : English Turkish

çok sıkıntı çekti, acı çekti, acıya katlandı, zor gün geçirdi

HAD A HEADACHE : English Turkish

aşı ağırdı, başı tuttu, baş ağırısı geçirdi (başta keskin ağrı)

HAD A HEART ATTACK : English Turkish

kalp krizi geçirdi, enfarktüs geçirdi (ani koroner yetmezlik)

HAD A HITCH : English Turkish

aksilik yaşadı, bir problem yaşadı, talihsizlik yaşadı

HAD A HUNCH : English Turkish

içine doğdu, hissetti, kalbi öyle olmasını söyledi

HAD A LUCKY DAY : English Turkish

şanslı bir gün geçirdi, şansla dolu bir gün geçirdi, olumlu bir gün geçirdi

HAD A MISCARRIAGE : English Turkish

düşük yaptı, bebek düşürdü, zamanından önce doğum yaptı (yaşayacak kadar gelişmiş olmadan)

HAD A NARROW ESCAPE : English Turkish

ucuz kurtuldu, zar zor atlattı, güç bela kurtuldu

HAD A PERSONAL EXPERIENCE WITH : English Turkish

iriyle kişisel deneyimi oldu, biriyle kişisel görüşme yaptı