English Turkish
HAKA : English Turkish
n. haka, şarkı söylemeyi de içeren geleneksel Maori savaş dansı; Yeni Zelanda spor ekipleri tarafından gerçekleştirilen geleneksel haka
HAKE : English Turkish
n. barlam balığı
HAKEEM : English Turkish
n. geleneksel ilaçlar kullanan Müslüman doktor (ayrıca hakim)
HAKFAR HAYAROK JUNCTION : English Turkish
haKfar haYarok kavşağı, Herzeliya and Ramat HaSharon’nun güneyinde olan ana kavşak
HAKIM : English Turkish
n. hekim, geleneksel ilaçlar kullanan Müslüman doktor (ayrıca hakeem)
HAKIM ÖNÜNE ÇÝKARMA EMRI, (LATINCE) BIR TUTSAÐÝN TUTUKLANMASÝNÝN MAHKEME ÖNÜNDE YASALLÝÐÝNÝN KARARLAÞTÝRÝLMASÝNÝ GEREKTIREN EMIR; BIR KIÞININ MAHKEMEDE SORGULANMASÝNÝ GEREKTIREN EMIR (HUKUK) : English Turkish
habenula$33324$|habenulae $WI_FREQUENCY:33 $WI_POS:48 $WI_CONJ:"126" habenula, ince şeride benzeyen dar yapı (Anatomi)
HAL : English Turkish
n. Hal, erkek ismi (Harold isminin bir şekli); soyadı; Belçika'da bir kasaba
HALACHA : English Turkish
n. halaka, Yahudi din hukukunun ana bütünü (İncil kanunları, Talmud kanunları ve sonraki zamanlarda ortaya çıkan kanunları içerir)
HALACHAH : English Turkish
n. Halachah, Yahudi kanunu ve geleneklerinin tamamı
HALACHIC : English Turkish
adj. halaka ile ilgili, Yahudi din hukukunun ana bütünü ile ilgili
HALAKHAH : English Turkish
n. Halakhah, Yahudi kanunu ve geleneklerinin tamamı
HALAKHIC : English Turkish
adj. halaka ile ilgili, Yahudi din hukukunun ana bütününü ile ilgili
HALAL : English Turkish
n. helal, İslam hukukuna göre resmi prosedürle kesilen hayvanların eti; gıda hazırlanmasını kontrol eden İslami beslenme kuralları; İslam’da yasal ve izin verilen bir şey
HALAL : English Turkish
adj. helal, İslam hukukuna göre kesilen; İslam hukukunun gerektirdiği şekilde hazırlanan (et); helal etten
HALALA : English Turkish
n. Riyalin alt birimi, Suudi Arabistan para birimi
HALATION : English Turkish
n. ağıl, donukluk
HALBERD : English Turkish
n. baltalı kargı, teber
HALBERDIER : English Turkish
n. baltacı, teberci
HALBERT : English Turkish
n. baltalı kargı, teber, mızrak ve savaş baltasından oluşan eski zaman silahı
HALCYON : English Turkish
adj. sakin, durgun, dingin
HALCYON : English Turkish
n. yalıçapkını, emircik, iskele kuşu
HALCYON DAYS : English Turkish
n. rahat ve huzurlu günler, altın çağ, kışdönümündeki on dört günlük durgun havalı süre
HALDEMAN : English Turkish
n. Haldeman, soyadı
HALDOL : English Turkish
n. Haldol, haloperidrol ticari markası, psikoz ve Tourette sendromunu tedavi etmek için kullanılan reçeteye tabi ilaç (Medikal)
HALE : English Turkish
v. sürüklemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani