English Turkish
HANDCRAFTED : English Turkish
adj. el emeği ile yapılan, sanatkar tarafından yapılan, el ile yapılan
HANDCUFF : English Turkish
n. kelepçe
HANDCUFF : English Turkish
v. kelepçelemek, kelepçe takmak
HANDCUFFED : English Turkish
adj. evli, kelepçeli
HANDCUFFS : English Turkish
n. kelepçe
HANDED : English Turkish
suff. elli, el ile kullanıma uygun
HANDED IN A PAPER : English Turkish
yazılı kağıdı teslim etti, öğretmene kompozisyon şeklinde verdi
HANDED IN HIS RESIGNATION : English Turkish
istifasını verdi, görevinden istifa etti, işinden ayrıldı
HANDED OUT : English Turkish
dağıttı, verdi, tevzi etti
HANDEDLY : English Turkish
adv. sağ veya sol el ile, belirli bir el ile (örn. sol elli)
HANDEDNESS : English Turkish
n. tek elini kullanma, diğer elini de kullanmaktansa tek el kullanma eğilimi
HANDEL : English Turkish
n. Handel, soyadı; George Frederick Handel (
1759), hayatının büyük bölümünü İngiltere'de geçiren Alman Barok müziği bestecisi, "Messiah" oratoryosunun bestecisi; George Handel'İn müziği
HANDFAST : English Turkish
adj. cimri, eli sıkı, pinti
HANDFEED : English Turkish
v. elle beslemek, hayvan veya insanı el ile doyurmak; bölüştürülmüş miktarlarla hayvanları düzenli (zaman) aralıklarla beslemek (Tarım); el ile makineye malzeme vermek
HANDFUL : English Turkish
n. avuç dolusu, avuç, ele avuca sığmayan tip, başa çıkılması zor kimse
HANDFUL OF PEOPLE : English Turkish
ir avuç insan, az sayıda insan, birkaç kişi
HANDGLASS : English Turkish
n. el aynası, büyüteç
HANDGRIP : English Turkish
n. el sıkma, eli kavrama, kulp, kabza, sap, tutacak
HANDGUN : English Turkish
n. tabanca, tek elle tutulabilen ve ateş edilebilen silah
HANDHELD : English Turkish
adj. elle kavranabilen, birinin elindeki avucuyla tutabilecek kadar küçük (bilgisayar veya diğer küçük aygıtlar)
HANDHELD : English Turkish
n. portatif olan bir şey, elle tutulacak kadar küçük olan herhangi bir nesne (kamera, bilgisayar, vs. gibi)
HANDHOLD : English Turkish
n. sap, kulp, tutacak
HANDICAP : English Turkish
n. engel, mahzur, elverişsiz durum, handikap, yetersizlik, özür
HANDICAP : English Turkish
v. engel koymak, engel olmak, ket vurmak
HANDICAPPED : English Turkish
adj. özürlü, sakat, yetersiz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani