English Turkish
HANDWRITTEN LETTERS : English Turkish
el yazısıyla yazılmış mektuplar, elle yazılmış mektuplar
HANDWRITTEN WILL : English Turkish
el yazısıyla yazılan vasiyet, elle yazılan vasiyet
HANDY : English Turkish
adj. kullanışlı, pratik, yararlı, işe yarayan, el altında, hazır, yakın
HANDY MAN : English Turkish
ecerikli olan kimse, çeşitli küçük onarım veya inşaat işleri yapmak üzere işe alınan adam
HANDYMAN : English Turkish
n. elinden her iş gelen kimse, el ulağı
HANEGBI : English Turkish
n. Hanegbi, soyadı; Zahi Hanegbi (1957 doğumlu), İsrail parlamentosu üyesi ve bakan, Geula Cohen'in oğlu (önde gelen eski siyasetçi)
HANES : English Turkish
n. Hanes, Amerikalı, Kuzey Karolina merkezli erkek ve kadın giyim üreticisi (ABD)
HANG : English Turkish
n. sarkma, duruş, anlam, manâ, kullanış biçimi
HANG : English Turkish
v. asmak, takmak, sarkıtmak, kaplamak (duvar kâğıdı), ipe çekmek, sarkmak, asılı durmak, asılmak, bağlanmak, dayanmak, bağlı olmak, eğilmek, batmak
HANG ABOUT : English Turkish
aylak aylak dolaşmak, gezinmek, sallanmak, üşenmek, beklemek
HANG AROUND : English Turkish
aylak aylak dolaşmak, gezinmek, sallanmak, üşenmek, beklemek
HANG BACK : English Turkish
geri kalmak, sakınmak, çekinmek, duraksamak, geç çıkmak
HANG BEHIND : English Turkish
geç çıkmak, geri kalmak
HANG BY A THREAD : English Turkish
pamuk ipliği ile bağlı olmak, tehlikeli bir durumda olmak
HANG DOWN : English Turkish
sarkmak, sallanmak, asılmak, sarkıtmak
HANG FIRE : English Turkish
geri kalmak, gecikmek, beklemek
HANG GLIDER : English Turkish
planöre bağlı uçan kimse, pilotun bağlanarak uçtuğu planör
HANG HEAVY : English Turkish
ağır geçmek
HANG IN THE BALANCE : English Turkish
askıda olmak, belirsiz olmak, karara bağlanmamak, karara bağlanmamış olmak
HANG IN THERE : English Turkish
v. dişini sıkmak, soğukkanlılığını yitirmemek; sebat etmek, gayret etmek
HANG IT ON ME AGAIN : English Turkish
(Argo) tekrar söyleyin, bir daha söyleyin, söylediğinizi tekrar edin (örn.: "Duyamadım sizi, bana tekrar söyleyin ")
HANG LOOSE : English Turkish
ahatlamak, rahat hissetmek; sabırla beklemek; ağırdan almak (Resmi olmayan)
HANG ON : English Turkish
v. asmak, bekletmek (telefon), beklemek (telefon), takmak, asılmak, asılı durmak, tutunmak, dayanmak, ümidini yitirmemek, bağlı olmak, sallanmak, germek, ısrar etmek
HANG ON A MINUTE! : English Turkish
ir dakika bekle! biraz bekle!
HANG ON A PERSON'S SLEEVE : English Turkish
irini izlemek, birine muhtaç olmak, birine bağlı olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani