Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IT'S NO ONE'S FAULT : English Turkish

u kimsenin suçu değil, olanlardan kimse sorumlu değil, hiç kimse suçlanacak durumda değil

IT'S NO PICNIC : English Turkish

kolay değil

IT'S NO USE : English Turkish

işe yaramaz, faydasız, yararsız

IT'S NOISY : English Turkish

çok gürültülü

IT'S NONE OF HIS BUSINESS : English Turkish

onu ilgilendirmez, bu onun işi değil, onu alakadar etmez

IT'S NOON : English Turkish

dün üstü

IT'S NOT CLEAN ENOUGH : English Turkish

yeterince temiz değil

IT'S NOT EASY : English Turkish

kolay değil, hayat zor, zor bir durum

IT'S NOT FOREVER : English Turkish

u daimi değil, bu sürekli değil, bu sadece geçici

IT'S NOT GOING WELL : English Turkish

iyi gitmiyor, başarılı değil, bu boşa çıktı; işler iyi gitmiyor, bir gelişme yok, hiçbir yere gitmiyor

IT'S NOT SUCH A BIG DEAL : English Turkish

o kadar büyütülecek bir şey değil, o kadar önemli bir şey değil

IT'S NOT THAT : English Turkish

amaç bu değil, bu değil, niyet bu değil, konu bu değil;
den dolayı değil

IT'S NOT THAT BAD : English Turkish

o kadar da kötü değil, ben çok daha kötü olmasını bekliyordum, benim beklediğim kadar kötü değil

IT'S NOT THE END OF THE WORLD : English Turkish

u dünyanın sonu değil, bu sorun değil, senin düşüncelerine karşın her şey iyi olacak

IT'S NOT THE OCCASION FOR : English Turkish

sırası değil

IT'S NOT TOO FAR : English Turkish

çok uzak değil

IT'S NOT URGENT : English Turkish

u acil değil, acele etmene gerek yok, acele değil, çok önemli değil

IT'S NOT WITHIN MY PROVINCE : English Turkish

yetki alanım dışında, uzmanlık alanımda değil

IT'S NOTHING : English Turkish

mühim değil

IT'S NOW OR NEVER : English Turkish

ya şimdi ya da hiçbir zaman, bunu şimdi yapmazsam hiçbir zaman yapmam

IT'S OBVIOUS : English Turkish

u oldukça açık, bu belli, bu net

IT'S ON SALE : English Turkish

İndirimde

IT'S ON THE CARDS : English Turkish

olması mümkün, kaderde var

IT'S ON TIME : English Turkish

tam zamanında

IT'S ONE OF HIS BAD DAYS : English Turkish

kötü günlerinden biri, iyi gününde değil, onu kötü bir günde yakaladın