Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
JUT : English Turkish

v. çıkıntı yapmak, çıkmak

JUT INTO : English Turkish

v. dalmak, girişmek

JUT OUT : English Turkish

çıkıntı yapmak, çıkmak

JUTE : English Turkish

n. jüt, hint keneviri

JUTE CLOTH : English Turkish

n. jüt, jütten yapılmış olan kumaş (sağlam iplik)

JUTES : English Turkish

n. Jütiler, 5’nci yüzyılda Britanya’yı ele geçiren Tötonik ülkelerinde üçüncüsü

JUTLAND : English Turkish

n. danimarka yarımadası, jutland

JUTTINGLY : English Turkish

adv. koruyucu bir şekilde, dışa çıkık bir şekilde

JUV : English Turkish

genç insan, gençlik, ergen

JUVENESCENCE : English Turkish

n. genç olma, çocukluktan çıkma, büyüme, gençlik, gençler

JUVENESCENT : English Turkish

adj. çocukluktan çıkan, delikanlı, genç olmuş

JUVENILE : English Turkish

n. genç, çocuk, çocuk kitabı

JUVENILE : English Turkish

adj. genç, gençlere özgü

JUVENILE BOOK : English Turkish

n. çocuk kitabı

JUVENILE COURT : English Turkish

çocuk mahkemesi

JUVENILE DELINQUENCY : English Turkish

çocuğun suç işlemesi

JUVENILE DELINQUENCY SQUAD : English Turkish

çocuk suçları şubesi, reşit olmayan kimseler tarafından işlenen suçlarla ilgili olan polis departmanı

JUVENILE DELINQUENT : English Turkish

çocuk suçlu

JUVENILE DIABETES : English Turkish

juvenil diyabet, çocuklarda görülen akut diyabet şekli (günlük insülin enjekte etme gerektirir)

JUVENILE INVESTIGATOR : English Turkish

çocuk müfettişi, reşit olmayan kimseler tarafından işlenen suçlar alanında uzman olan kimse

JUVENILE JUDGE : English Turkish

çocuk hakimi, çocuk mahkemesi başkanı olan kimse (reşit olmayanların yargılandıkları mahkeme)

JUVENILE OFFENDER : English Turkish

çocuk suçlu

JUVENILE WATER : English Turkish

n. (Jeoloji) jüvenil su, magma suyu, magmatik kayaların yükselme hareketiyle yer yüzeyine çok derinden getirilen su; volkanik patlamalarla birlikte ortaya çıkan buhar

JUVENILIA : English Turkish

n. sanatçının gençlik dönemi eserleri, gençlere yönelik yapıtlar

JUVENILISE : English Turkish

v. gençliğe ait yapmak; olgunlaşmamış hale getirmek; çocuklara uygun yapmak; çocuklara daha cazip gelmesini sağlamak (ayrıca juvenilize)