Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
KEYES : English Turkish

n. bir soyadı

KEYHOLE : English Turkish

n. anahtar deliği, faul atışı [basket.]

KEYING : English Turkish

n. klavye ile yazarak veri girme eylemi (Bilgisayar); bir görüntünün veya metnin başka bir görüntüye eklendiği özel efektler işlemi (Sinema & Televizyon)

KEYLESS : English Turkish

adj. şifresiz, anahtarsız veya tuşsuz; anahtar gerekmeyen

KEYMAN : English Turkish

n. kilit adam

KEYNES : English Turkish

n. Maynard Keynes (
1946), işsizliği önlemek adına kamu harcamalarının artırılmasını ve hükümet müdahalesini savunan itibarlı İngiliz ekonomist

KEYNESIAN : English Turkish

n. Keynezyen, Maynard Keynes'in ekonomik teorilerini destekleyen yada O'nun izinden giden kimse

KEYNESIAN : English Turkish

adj. Keynezyen, Maynard Keynes'in ekonomik teorileri veya O'nun taraftarları ile alakalı yada Maynard Keynes'in ekonomik teorilerine veya O'nun taraftarlarına ait

KEYNESIAN ECONOMICS : English Turkish

Keynezyen ekonomi, talep yönlü iktisat, istikrarlı bir ekonomi ve istihdam düzeyine erişmek için aktif devlet müdahalesini savunan ekonomik teori (Ekonomi)

KEYNESIANISM : English Turkish

n. Keynesçilik, Keynesyencilik, M. Keynes tarafından geliştirilen işsizliği önlemek ve resesyondan kaçınmak için devlet müdahalesini ve kamu harcamalarının artırılmasını savunan ekonomik görüş

KEYNOTE : English Turkish

n. esas nota, temel düşünce, ilke, parti programı

KEYNOTE : English Turkish

v. açış konuşması yapmak, ilkeleri anlatmak, vurgulamak

KEYNOTE ADDRESS : English Turkish

n. açılış konuşması, başlangıç konuşması, önemli konuşma (konferansta veya siyasi mitingde); ana temayı belirleyen konuşma

KEYNOTE SPEECH : English Turkish

açış konuşması

KEYNOTER : English Turkish

n. açış konuşması yapan kimse

KEYPAD : English Turkish

n. klavye

KEYPAL : English Turkish

n. (Kanada ve ABD) İnternette yazışma arkadaşı, elektronik posta arkadaşı, düzenli olarak karşılıklı eposta gönderilen kişi, e-posta yazışmaları yapan kimse

KEYPHONE : English Turkish

n. (Bilgisayar) gelen aramaların başka dâhili hatlara aktarılmasına izin veren ekstra tuşları olan telefon

KEYPUNCH : English Turkish

n. kart zımbası

KEYPUNCH OPERATOR : English Turkish

delgi işletmeni, daktiloda yazan kimse, kâtip

KEYPUNCHER : English Turkish

n. delgi makinesi, kart zımbası; delgi makinesi çalıştıran kimse

KEYSTONE : English Turkish

n. kilit taşı, temel

KEYSTROKE : English Turkish

n. tuşa basma, daktilo veya bilgisayar klavyesinde tuşa basma

KEYWAY : English Turkish

n. anahtar yuvası, anahtar deliği veya yatağı; silindir kilidin anahtar deliği

KEYWORD : English Turkish

n. anahtar kelime, bir kodu veya şifreyi açıklayan sözcük; önemli kelime; bir belgenin konusunu belirten kelime