Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LAUREN : English Turkish

n. bir bayan ismi; bir erkek ismi; bir soyadı

LAUREN BACALL : English Turkish

n. (Betty Joan Perske olarak 1924 doğumlu) çok sayıda sinema filminde Humphrey Bogart'la karşılıklı rol alan Amerikalı aktrist (beraber oynadıkları ilk filmin ardından onun eşi olan)

LAURENCE : English Turkish

n. bir erkek ismi

LAURENCE OLIPHANT : English Turkish

n. (
1888) İngiliz yazar, Güney Afrika'da Capetown'da doğan gazeteci ve sufi

LAURENT FABIUS : English Turkish

n. (1946 doğumlu) Fransız siyasetçi

LAURENTIANS : English Turkish

n. güney Quebec'te (Kanada) sıradağ

LAURETTA : English Turkish

n. bir bayan ismi

LAURIC : English Turkish

adj. lorik, lorik asitle ilgili veya lorik asitten elde edilmiş (Kimya)

LAURIC ACID : English Turkish

lorik asit, çoğunlukla hindistan cevizi ve defne yaprağında bulunan yağlı kristalize asit (kozmetik ürünleri sabun vb. yapımında kullanılan)

LAUSANNE : English Turkish

n. İsviçre'de bir şehir

LAUTREC : English Turkish

n. Fransızca bir soyadı; Henri de Toulouse-Lautrec (
1901), Fransız ressam ve gravürcü

LAV : English Turkish

n. tuvalet [brit.]

LAVA : English Turkish

n. lav

LAVA LAMP : English Turkish

lav lambası, 1960’larda popüler olan lamba, renkli yağ içeren ve ısıtıldığı zaman yükselerek ve alçalarak çeşitli şekiller ortaya çıkaran lamba

LAVABO : English Turkish

n. (Katoliklik) ellerin dini törenle ilgili olarak yıkanması; el yıkama merasimi sırasında söylenen ilahi; dini törenle ilgili el yıkama sırasında kullanılan leğen ve havlu, lavabo, leğen

LAVAGE : English Turkish

n. lavaj, durulama, yıkama; lavaj, yıkama (Tıp); midenin yıkanması (Tıp)

LAVALAVA : English Turkish

n. Polinezyalılar tarafından peştamal olarak giyilen patiska veya basılmış kumaştan yapılan etek türü

LAVALIERE : English Turkish

n. bir tür kolye, boynun etrafına zincire takılan bir kolye türü

LAVATION : English Turkish

n. temizleme, ovalama, yıkama

LAVATIONAL : English Turkish

adj. temizleme ile ilgili, yıkama ile ilgili, yıkama ile ilgili

LAVATORY : English Turkish

n. tuvalet

LAVATORY SEAT : English Turkish

klozetteki oturma yeri, klozet üzerindeki oturma yeri

LAVE : English Turkish

v. yıkamak

LAVEMENT : English Turkish

n. (Fransızca) yıkama veya yıkanma; lavman

LAVENDER : English Turkish

n. lavanta, eflâtun