English Turkish
BARE INFINITIVE : English Turkish
n. (İngilizce Gramer) yalın hal, bir mastarın "to (-mek,
mak)" olmaksızın kullanılması ("She must go to the mall {Alışveriş merkezine gitmeli}"
go {gitmek} "yalın halde" kullanılmıştır)
BARE INFINITIVE CLAUSE : English Turkish
n. (İngilizce Gramer) yalın halde tümce, içinde yalın halde bir fiil kullanılan tümce (örneğin; "I made her go to the mall {Onu alışveriş merkezine gönderdim}")
BARE NECESSITIES : English Turkish
temel ihtiyaçlar, yaşam için gerekli temel şeyler, zaruri gereksinimler (gıda, giyim, hava koşullarından koruma malzemeleri vs gibi)
BARE OF : English Turkish
-den yoksun,
den boş,
siz,
si eksik,
si olmayan
BARE ONE'S HEAD : English Turkish
aşörtüsü olmamak, başörtüsüz olmak; şapka giymemek, şapkasız olmak
BARE ONE'S HEART : English Turkish
içini dökmek, kâlbini açmak
BARE ONE'S HEART TO SOMEONE : English Turkish
v. birine kalbini açmak, birine içini dökmek, birine sırlarını anlatmak, birine her şeyini anlatmak
BARE PASS : English Turkish
aşarısızlık derecesinin hemen üzeri, zar zor başarılı olunan derece
BARE PATCH : English Turkish
çıplak arazi, çıplak arsa, bir ormanın seyrek olarak ağaçlı olan bölümü, açık alan
BARE POSSIBILITY : English Turkish
uzak olasılık, düşük şans, çok az ihtimal
BARE WALLS : English Turkish
çıplak duvarlar, açık duvarlar, boyanmamış veya süslenmemiş duvarlar
BARE-HEADED : English Turkish
açık başlı, başörtüsüz, başı örtüsüz
BARE-HEADEDNESS : English Turkish
aşörtüsüzlük, başörtüsüz olma durumu, başında örtü olmama durumu
BAREBACK : English Turkish
n. eyersiz at, çıplak at
BAREBACK : English Turkish
adj. eyersiz
BAREBACK : English Turkish
adv. eyersiz olarak
BAREBACKED : English Turkish
adj. eyersiz
BAREBOAT : English Turkish
adj. bot kiralayan kimsenin sorumluluğu
BAREBONE : English Turkish
n. iskelet, kemikleri dışarıda, çok zayıf kimse, cılız kimse
BAREBONED : English Turkish
adj. iskelet, kemikleri dışarıda, çok zayıf, cılız
BARED HIS FANGS : English Turkish
dişlerini gösterdi, hırladı
BAREFACED : English Turkish
adj. yüzsüz, utanmaz, arsız
BAREFACED LIE : English Turkish
arsız yalan, yüze söylenen yalan, açık açık söylenen yalan, utanmadan söylenen yalan
BAREFACEDLY : English Turkish
adv. arsızca, arsız bir şekilde, açık açık, utanmadan
BAREFOOT : English Turkish
adv. yalınayak, çıplak ayakla
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani