Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WHOLE GRAIN : English Turkish

adj. öğütülmemiş, dane halde olan, tohum ve kepek içeren işlenmemiş doğal veya dane halde olan

WHOLE GRAIN RICE : English Turkish

öğütülmemiş pirinç, kabuklu pirinç, kabuğundan çıkarılmış olandan daha sağlıklı olduğu düşünülen kabuklu pirinç

WHOLE HEARTED : English Turkish

candan, içten, samimi

WHOLE HOG : English Turkish

adv. her şey, tamamen, tamamıyla, tastamam; derinlemesine; kalpten, tüm kalbiyle, tüm samimiyetle, tüm içtenlikle

WHOLE HOLIDAY : English Turkish

n. tüm tatil, bütün tatil, tüm dinlence, bütün izin

WHOLE KIT AND CABOODLE : English Turkish

n. hepsi birden, tümü birlikte, takım taklavat, hepsi, tümü, tüm miktar

WHOLE KIT AND KABOODLE : English Turkish

n. hepsi birden, tümü birlikte, takım taklavat, hepsi, tümü, tüm miktar

WHOLE LENGTH : English Turkish

tam boya göre yapılan

WHOLE MILK : English Turkish

tam yağlı süt, saf süt

WHOLE NINE YARDS : English Turkish

(Gayriresmî) mümkün olan her şey, ne var ne yoksa tümü (örneğin; They renovated the whole house from start to finish, the whole nine yards {Evi baştan aşağı yenilediler, ne var ne yoksa her şeyi})

WHOLE NOTE : English Turkish

n. müzik notası, (Müzik) zaman olarak dörtte bir notaya eşit olan nota

WHOLE NUMBER : English Turkish

tamsayı

WHOLE SLEW : English Turkish

n. (arkasına "of {-nun}" eklenerek kullanılır) büyük miktarda, büyük ölçüde, çok sayıda, çok miktarda, bolca, bol sayıda, bol miktarda

WHOLE UNIVERSE : English Turkish

tüm evren, tüm kâinat; çok fazlaca

WHOLE WORLD : English Turkish

tüm dünya, bütün dünya içeriği

WHOLE-HEARTEDLY : English Turkish

candan, içtenlikle, tüm kalbiyle, tüm bağlılıkla, tüm sadakatle, çok samimice

WHOLE-HOG : English Turkish

adj. tüm, bütün, hepsi; her şey dâhil, tümü içinde

WHOLE-WHEAT : English Turkish

kabuklu buğday, halen kabuğunda bulunan buğday taneleri, kepekli

WHOLE-WHEAT BREAD : English Turkish

kepekli buğday ekmeği, kepekli undan yapılmış ekmek, kepekli ekmek, buğday ekmeği

WHOLE-WHEAT FLOUR : English Turkish

kepekli buğday unu, kepeli buğday tanelerinden yapılan un

WHOLEHEARTED : English Turkish

adj. kendini adamış; arzulu, coşkulu; içten, samimi, candan; samimice yapılan, tüm kalple yapılan, içten gelerek yapılan

WHOLEHEARTEDLY : English Turkish

adv. kendini adamış bir şekilde; arzulu bir şekilde, coşkulu bir şekilde; içten bir şekilde, samimice, candan bir şekilde, kalpten bir şekilde

WHOLEHEARTEDNESS : English Turkish

n. kendini adama; arzululuk, coşkulu olma durumu; içtenlik, samimiyet, candanlık, kalpten olma durumu

WHOLEHOGGER : English Turkish

n. işi sonuna kadar götüren kimse, sağlamcı

WHOLEMEAL : English Turkish

n. kepekli buğday unu, kepek