Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BEE : English Turkish

n. arı, arı gibi çalışan kimse; gün; toplanma, yardımlaşma; sabit fikir, takıntı; b harfi

BEE EATER : English Turkish

arıkuşu

BEE GARDEN : English Turkish

arı bahçesi, arıların tutulduğu bahçelik alan; arı kovanlarının tutulduğu alan; arılık

BEE KEEPER : English Turkish

arıcı, arı yetiştiricisi, bal üretmeleri üzere arı tutan kimse

BEE KEEPING : English Turkish

arıcılık, arı yetiştiriciliği

BEE MASTER : English Turkish

n. arıcı

BEE STING : English Turkish

arı iğnesi

BEE'S KNEES : English Turkish

mükemmel şey veya kimse, harika şey veya kimse (Argo)

BEE-EATER : English Turkish

arı yiyen, arı kuşu, böceklerle beslenen bir kuş türü

BEE-LINE : English Turkish

düz çizgi, düz hat, doğrudan çizgi

BEEB : English Turkish

n. (Britanya Argosu) BBC (British Broadcasting Corporation
İngiliz Yayın Kuruluşu)

BEEB : English Turkish

c, İngiliz radyo ve televizyonu

BEEBREAD : English Turkish

n. arı yemi, oğul yemi, arıların topladığı çiçektozu, arılar tarafından bal ve sarımsı kahverengi acı polenden yapılan ve larvaları için besin olarak kullanılan karışım

BEECH : English Turkish

n. kayın, akgüren

BEECH MARTEN : English Turkish

n. ağaç sansarı, kaya sansarı

BEECH NUT : English Turkish

n. kayın ağacı meyvesi

BEECHEN : English Turkish

adj. kayın ağacından yapılmış, akgüren

BEECHER : English Turkish

n. bir soyadı

BEECHMAST : English Turkish

n. kayın ağacı meyvesi

BEECHNUT : English Turkish

n. kayın cevizi, kayın ağacının yenilen cevizi

BEECHWOOD : English Turkish

n. kayın ağacı, kayın ahşabı, kayın ağacından elde edilen ahşap

BEEF : English Turkish

n. et, sığır eti, adale, kas gücü, kuvvet; şikâyet, sızlanma, yakınma

BEEF : English Turkish

v. şıkâyet etmek, sızlanmak, yakınmak

BEEF CATTLE : English Turkish

et sığırı, et danası, eti için yetiştirilen sığır

BEEF CONSOMME : English Turkish

n. sığır eti konsome