Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BLOCKED : English Turkish

adj. tıkalı, bloke edilmiş

BLOCKED ACCOUNT : English Turkish

loklanmış hesap, kullanımı durdurulmuş banka hesabı, kullanımı yasaklanmış banka hesabı

BLOCKER : English Turkish

n. engelleyici, önleyici, bloke eden şey, tutan şey, önleyen şey

BLOCKHEAD : English Turkish

n. ahmak, mankafa (Argo)

BLOCKHEADED : English Turkish

adj. aptal, ahmak, budala, mankafa, salak, dangalak

BLOCKHEADEDNESS : English Turkish

n. aptallık, ahmaklık, budalalık, mankafalık, salaklık, dangalaklık

BLOCKHOUSE : English Turkish

n. beton sığınak

BLOCKING : English Turkish

n. engel olma, bloke etme

BLOCKING UP : English Turkish

kapama, kapatma, tıkama, önleme, engelleme, köstekleme

BLOCKISH : English Turkish

adj. aptal, ahmak, salak; sıkıcı, donuk

BLOCKOUT : English Turkish

n. kaplama, bir objenin bir bölümünü veya tamamını kapatan ve bir etki veya reaksiyonu engelleyen koruyucu kaplama (boya kaplamasının suyun geçişini engellemesi gibi)

BLOCKS SET : English Turkish

n. blok seti

BLOCKY : English Turkish

adj. tıknaz, bodur

BLOG : English Turkish

n. blog, internet günlüğü, internet kullanıcılarının kişisel hobi ve tecrübelerini yazdıkları ve bunları diğer kullanıcılarla paylaştıkları çevrimiçi günlük; herkese açık olan ve kronolojik olarak web sitelerine yönlendiren linkler ile kişisel yorumlar içeren platform, weblog

BLOG : English Turkish

v. bir web üzerinde bloguna (çevrimiçi günlüğüne) yeni bilgi girmek, blog yazmak, bir bloga yazarlık yapmak, bir blogu güncellemek

BLOGGER : English Turkish

n. blogu (çevrimiçi günlük) tutan kimse, blogcu

BLOKE : English Turkish

n. herif, herifçioğlu (Argo)

BLOKEISH : English Turkish

adj. ortalama bir erkek gibi, erkeklerin bir arada bulunduklarında davranmaları gerektiği şekilde ortalama bir erkek gibi

BLOKEY : English Turkish

adj. duyarsız bir şekilde maskülen, izansız bir şekilde erkeksi

BLOND : English Turkish

adj. sarı, sarışın

BLONDE : English Turkish

n. sarışın, sarışın kız, ipek dantel

BLONDE MOMENT : English Turkish

n. (Eğlendirici Argo) sersemce davranış sergilenen an, aptal sarışın gibi davranılan an, boş bulunulan an; çok kısa süren aptallık

BLONDIE : English Turkish

n. Sarışın, ünlü bir Amerikan pop müziği grubu

BLONDISH : English Turkish

adj. sarışınımsı, biraz sarışın, az çok sarışın

BLONDNESS : English Turkish

n. sarışınlık, ten ve saç renginin açık tonda olması