English Turkish
BODE ILL : English Turkish
kötüye işaret olmak, hayra alâmet olmamak
BODE WELL : English Turkish
hayra alâmet olmak, iyiye işaret olmak
BODEFUL : English Turkish
adj. işaret olma, belirti olma, delalet olma, emare olma
BODEGA : English Turkish
n. küçük gıda dükkânı, küçük bakkal, şarküteri; İspanyolca konuşulan ülkelerde şarap dükkânı; şarap mahzeni, şarap bodrumu
BODEMENT : English Turkish
n. belirti, emare, işaret; kehanet, alamet; önsezi, içine doğma; tahmin, öngörü, kestirim, kestirme
BODGE : English Turkish
v. tamir etmek, onarmak, yamalamak, yama yapmak; bozmak, berbat etmek, eline yüzüne bulaştırmak
BODGIE : English Turkish
n. değersiz şey, yetersiz şey, kusurlu şey (Avustralya ve Yeni Zelanda terimi); görevlerini yerine getirmeyen genç, antisosyal ve illegal davranışlar sergileyen 18 yaşın altında kimse; sorun çıkaran genç (Avustralya Argosu)
BODGIE : English Turkish
adj. (Avustralya Argosu) sahte, düzmece, uydurma
BODHI : English Turkish
n. bilgelik, aydınlanma, yüce bilgi, ulu bilgelik (Budizm)
BODHI TREE : English Turkish
odi ağacı, bo ağacı, bilgelik ağacı, anavatanı Hindistan olan incir ağacı türü (Budizm'in kurucusunun bu tür bir ağacın altında otururken Aydınlanma'ya eriştiğine inanıldığı için Budistlerce kutsal sayılır)
BODHISATTVA : English Turkish
n. Aydınlanma'ya ulaşmış ancak başkalarının da Aydınlanma'ya ulaşmasına yardımcı olmak için Nirvana'ya girmeyi erteleyen kimse (Budizm)
BODICE : English Turkish
n. korse, elbisenin üst kısmı, korsaj
BODIED : English Turkish
adj. cüsseli, vücutlu, yapılı
BODILESS : English Turkish
adj. bedensiz, manevi, tinsel
BODILY : English Turkish
adj. bedensel
BODILY : English Turkish
adv. tek vücut halinde, bütün olarak
BODILY HARMS : English Turkish
edeni zarar, fiziksel zarar, yaralanma
BODILY INJURY INSURANCE : English Turkish
fiziksel yaralanma sigortası, fiziksel zararları kapsayan sigorta
BODILY SECRETION : English Turkish
edeni salgılanma, fiziksel salgılanma
BODILY SUFFERING : English Turkish
edeni acı, fiziksel acı, fiziksel ağrı
BODKIN : English Turkish
n. biz, firkete
BODLEIAN : English Turkish
n. Sir Thomas Bodley'in adını taşıyan Oxford Üniversitesi Kütüphanesi
BODLEIAN LIBRARY : English Turkish
Bodley Kütüphanesi, Oxford Üniversitesi'nin Sir Thomas Bodley'in adını taşıyan kütüphanesi
BODY : English Turkish
n. karoser, vücut, gövde, beden, ceset, cisim; hacim; büyük kısım; birlik, grup, kuruluş, kütle
BODY AND SOUL : English Turkish
vücut ve ruh, bir kimsenin fiziksel ve ruhsal yönleri; bütün varlığıyla, canla başla, tüm varlığıyla
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani