Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BRINGING TO LIFE : English Turkish

n. canlandırma

BRINGING TOGETHER : English Turkish

tanıtım, bilgilendirme

BRINGING UP : English Turkish

n. çocuk terbiyesi, çocuk yetiştirme

BRINGING UP THE REAR : English Turkish

son noktada/yerde olma, sonda olma, arkada olma

BRINGING-UP : English Turkish

eğitim, yetiştirme (çocukları)

BRINGS BACK OLD MEMORIES : English Turkish

irisinin gözünde eski hatıraların canlanmasına sebep olmak, birisinin geçmişi hatırlamasına neden olmak, birine unutulmaya yüz tutmuş şeyleri tekrar hatırlatmak

BRININESS : English Turkish

n. tuzluluk, tuzluluk oranı

BRINJAL : English Turkish

n. (Güney Afrika ve Hindistan'da kullanılan terim) patlıcan (bitkisi ve meyvesinin herikisi de)

BRINK : English Turkish

n. kenar, kıyı, eşik, ağız

BRINKMAN : English Turkish

n. amacı uğruna tehlikeyi göze alma konusunda marifetli kimse; rakibinin vazgeçeceği umuduyla büyük riskleri alarak uygulayan kimse (özellikle politikada)

BRINKMANSHIP : English Turkish

n. amacı uğruna tehlikeyi göze alma

BRINKSMANSHIP : English Turkish

n. amacı uğruna tehlikeyi göze alma, rakibin vazgeçeceği umuduyla büyük riskleri alma uygulaması (özellikle politikada)

BRINY : English Turkish

adj. çok tuzlu, salamuralı

BRIO : English Turkish

n. canlılık, heves

BRIOCHE : English Turkish

n. tatlı çörek

BRIOLETTE : English Turkish

n. gözyaşı damlası şeklinde kesilmiş elmas yada diğer mücevherat; oval elmas yada mücevher

BRIQUETTE : English Turkish

n. briket

BRIS : English Turkish

n. Yahudi sünnet töreni

BRISANT : English Turkish

adj. bir patlayıcının tahrip edici etkisi ile alakalı

BRISBANE : English Turkish

n. Avustralya'da bir şehir

BRISK : English Turkish

v. canlandırmak

BRISK : English Turkish

adj. hareketli, canlı, çevik, enerjik, sert (hava)

BRISK UP : English Turkish

canlandırmak

BRISKEN : English Turkish

v. canlı olmak; hızlı olmak; hayat dolu olmak; birşeylerin çabucak olmasına neden olmak

BRISKET : English Turkish

n. göğüs eti, göğüs, döş