Ottoman Turkish
BAHRE : Ottoman Turkish
Arz, belde
BAHREN : Ottoman Turkish
Denizden. Deniz yolu ile
BAHREYN : Ottoman Turkish
İki deniz. (Basra Körfezi ile Hind Denizi veya Karadenizle Akdeniz. Yahut da Akdenizle Hind Denizi) * Basra Körfezi'nde bulunan bir devlettir. 1971 yılında İngilterenin körfezden çekilmesi üzerine istiklâliyetini ilân etmiştir. Bahreyn, Manama ve Muharrak Adalarından müteşekkildir. Halkı, Arap ve Acemlerdir. (Yüzolçümü 662 km2, nüfusu 1972'de 216 078) * İki büyük esas ve temel şey
BAHRİMUHÎT : Ottoman Turkish
okyanus
BAHRİUMMAN : Ottoman Turkish
okyanus
BAHRİYE : Ottoman Turkish
Donanma ile ilgili işler. Devletin donanma ve deniz askerleri
BAHRİYE : Ottoman Turkish
denizci
BAHRİYYUN : Ottoman Turkish
Gemiciler ve kaptanlar gibi deniz işlerini bilen kimseler
BAHRÎ : Ottoman Turkish
Denize âit, denize mensup, denizle alâkalı
BAHRÎ : Ottoman Turkish
denizle ilgili
BAHS : Ottoman Turkish
Noksanlık. Azlık. Nâkıs. Az. * Akarsu ile sulanmayıp yağmur suyu ile mahsül alınabilen tarla.* Zulüm. İşkence. * Uzaklık. * Gümrük almak. * Göz çıkarmak
BAHS : Ottoman Turkish
ahis, konu
BAHSAN : Ottoman Turkish
f. Bozuk, soluk. * Salına salına yürüyen. * Kıyafeti bozuk, pejmürde
BAHSERE : Ottoman Turkish
Dağıtma. * Gizli bir şeyi aşikâr yapma, meydana çıkarma. * Kesilerek tane tane olma
BAHSET : Ottoman Turkish
f. Uykuda ağırlık basma. * Uyurken olan horultu
BAHSÎ : Ottoman Turkish
(Bahs. den) Bahisle ilgili, bahse ait
BAHT : Ottoman Turkish
f. Kader. Tâli. Uğur. Alın yazısı. Kısmet. İkbal. * Saadet. Lezzet
BAHT : Ottoman Turkish
talih, kısmet
BAHT-AVER : Ottoman Turkish
f. Talihli, şanslı, bahtlı
BAHT-I BÎDÂD : Ottoman Turkish
Kötü şans, insafsız tâlih
BAHTAK : Ottoman Turkish
f. Evvelce savaşlarda başa giyilen demirden yapılmış başlık. Miğfer
BAHTE : Ottoman Turkish
Semiz, besili koyun. * Burulmuş üç yaşında koç
BAHTEK : Ottoman Turkish
f. Uykuda iken ağırlık basma. * Fena tâlih, küçük şans
BAHTERÎ : Ottoman Turkish
Salına salına yürüyen, yürüyüşü güzel olan adam. * Mağrur, kibirli. Kendini beğenmiş
BAHTİYAR : Ottoman Turkish
f. Bahtlı, talihli, mes'ud, mutlu, şanslı.(Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın. Âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin. Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin. Selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin. M.)(Bahtiyar odur ki: Kevser-i Kur'anîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritendir. L.)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani