Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CERAHOR : Ottoman Turkish

Tar: Osmanlılarda ordu hizmetlerinde kullanılan Hıristiyanlara verilen isim

CERAİD : Ottoman Turkish

(Ceride. C.) Cerideler. Gazeteler

CERAİD-İ YEVMİYYE : Ottoman Turkish

Günlük gazeteler

CERAİM : Ottoman Turkish

(Cerime. C.) Cerimler, suçlar, kabahatlar, cinayetler

CERAİM-İ MÜŞTEREKE : Ottoman Turkish

Müşterek işlenen suçlar. Ortak kabahatlar

CERAM : Ottoman Turkish

Hurma çekirdeği. * Kuru hurma

CERAME : Ottoman Turkish

Gövdeli olmak. Vücudu iri olmak. * Cesâmet

CERAMİKA : Ottoman Turkish

Musul yakınında Acem asıllı bir kavmin adı

CERAYE : Ottoman Turkish

Vakıf tarafından verilen erzak ve yiyecek

CERAYET : Ottoman Turkish

Câriyelik hâli

CERAZET : Ottoman Turkish

Oburluk

CERBA : Ottoman Turkish

Uyuz kadın

CERBAN : Ottoman Turkish

Uyuz hastalığına tutulmuş olan, uyuz

CERBEYA : Ottoman Turkish

Mağrib ile şimâl arasında esen yel

CERBEZE : Ottoman Turkish

"Aldatıcı sözlerle kurnazlık etme. Fazla sözlerle aldatıcılık. Haklı ve haksız sözlerle hakikatı gizleme. * Beceriklilik, fetânet ile temyiz ve cesaret-i mutedile ve kuvvet-i idareden ibâret olan sıfat-ı zihniye.(Bu kelime, Arabçada: Hilekârlık, kurnazlık gibi aşağılayıcı bir mânâda kullanıldığı halde; Türkçede: Beceriklilik ve konuşma kabiliyeti gibi medhedilir bir sûrette geçmektedir.)(... Kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi, gabâvettir ki, hiç bir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi, cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olur. Vasat mertebesi ise, hikmettir ki hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinab eder. İ.İ.)(... Cerbeze nedir?C- Müteferrik büyük işlerde, yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galib etmektir...Meselâ: Bir aşiretin herbir ferdi, bir günde attığı balgamı, cerbeze ile vehmen tayy-ı mekân ederek birden bir şahısta o muhassalı temsil edip, başka efradı ona kıyas ederek, o nazar ile baksa...Veyahut bir sene zarfında birisinden gelen rayiha-i keriheyi, cerbeze ile tayy-i zaman ederek, bir dakika-i vâhidede, o şahs-ı hâzırda sudurunu tasavvur etse acaba, evvelki adam ne derece mustakzer; ikinci adam ne derece müteaffin... Hattâ hayal, gözünü kapasa, vehim dahi burnunu tutsa mağaralarından kaçsalar, akıl onları tevbih etmeğe hakkı olmayacaktır.İşte şu cerbezenin tavr-ı acibi; zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temaşa der. Hakikaten cerbeze, envaiyle garâibin makinesidir.Görülmüyor mu ki, cerbeze-âlûd bir âşıkın nazarında, umum kâinat, birbirine muhabbet ile müncezib, rakkasane hareket edip gülüşüyor... veyahut, çocuğunun vefatıyla matem tutan bir validenin cerbeze-âlûd me'yusiyeti nazarında umum kâinat, hüzün-engizâne ağlaşıyor. Tuluât)"

CERBEZE : Ottoman Turkish

süslü sözlerle aldatma

CERBEZE-ÂLÛD : Ottoman Turkish

Cerbezeli. Cerbeze ile olan faaliyet

CERBİYYE : Ottoman Turkish

Uyuz böcekleri

CERCAR : Ottoman Turkish

Yaban maydanozu

CERCER : Ottoman Turkish

(C.: Cerâcir) Kağnı

CERCERE : Ottoman Turkish

Deve sesi

CERCİS : Ottoman Turkish

(A.S.)
(Circis) Taberi tarihine göre: İsâ Aleyhisselâmdan sonra gelmiş ve Filistinde yaşamış ve onun şeriatı ile amel etmiş olan bir peygamberdir. Yedi sene içersinde tebliğde bulunarak çok işkencelere maruz kalmış, müteaddid defalar öldürülmüş ve mu'cize ile dirilerek tekrar tebliğ vazifesine devam etmiştir. Kendisine düşmanlık eden kavim ateşle helâk edilmiştir. En sonunda yine Cercis Aleyhisselâm şehid edilmiştir

CERCÎS : Ottoman Turkish

üyük eziyetlerle şehit edilen bir peygamber

CERD : Ottoman Turkish

Elbisesini çıkarma, elbisesinden soyma, çıplak hâle getirme. * Ot ve ağaç yetişmeyen yer

CERDA : Ottoman Turkish

Mahrum, çıplak. * Tüysüz, dazlak. * Çorak, verimsiz toprak, arazi. * Karıştırılmamış