Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
EVARİN : Ottoman Turkish

f. Güzel olmayan, çirkin

EVASIT : Ottoman Turkish

(Evsât. C.) Vasatlar, orta hal ve vaziyetler

EVAVİN : Ottoman Turkish

(İyvan. C.) Büyük salonlar, sofalar, holler. Kasırlar, köşkler

EVB : Ottoman Turkish

Dönülmesi lâzım gelen yere dönmek. * Kasd. İstikamet

EVBAR : Ottoman Turkish

f. Yutma, yutuş

EVBAŞ : Ottoman Turkish

Mahalle çapkını. Şahısların rezilleri. * Muhtelif yerlerden gelmiş, toplanmış bir cemaat, bir bölük

EVBAŞAN : Ottoman Turkish

(Evbaş. C.) Aşağılık kimseler, âdi kişiler, alçak ve rezil insanlar. Ayak takımları

EVBE : Ottoman Turkish

Rucu etmek. Geri çekilmek, dönmek

EVC : Ottoman Turkish

Bir şeyin en yüksek derecesi, en yüksek noktası. Zirve. * Koz: Seyyare mahreklerinin merkezden en uzak noktaları

EVC : Ottoman Turkish

doruk, yüce

EVC-GİR : Ottoman Turkish

f. Yükselen, yükseğe çıkan

EVC-İ BÂLÂ : Ottoman Turkish

En yüksek nokta

EVC-İ RİF'AT : Ottoman Turkish

Yüksekliğin son noktası, zirvesi, tepesi

EVC-PERVAZ : Ottoman Turkish

f. Yüksekte uçan

EVCA' : Ottoman Turkish

(Veca. C.) Ağrılar. Acılar. Sızılar

EVCA-İ BATN : Ottoman Turkish

Karın ağrıları

EVCA-İ ŞEDİDE : Ottoman Turkish

Şiddetli ağrılar

EVCAR : Ottoman Turkish

İçinde gizlenmek için avcılar tarafından yapılan siperler, çukurlar

EVCEB : Ottoman Turkish

Çok vacib. Çok gerekli. Çok lüzumlu

EVCEB-İ VECÂİB : Ottoman Turkish

Lüzumluların en lüzumlusu, en çok lüzumlu olan şey

EVCEDETHU-L ESBAB : Ottoman Turkish

"(İcad. dan) ""Onu sebepler icadediyor. Sebepler bu şeyi icadediyor."" mânasında dinsizliği ima eden bir söz."

EVCEH : Ottoman Turkish

En vecihli, çok uygun, en münâsebetli

EVCEH-İ AKVÂL : Ottoman Turkish

Sözlerin en uygunu, kavillerin en münasebetlisi

EVCEL : Ottoman Turkish

Çok korkak adam. Cesaretsiz kişi

EVCER : Ottoman Turkish

Çok çekingen, utangaç kimse