Ottoman Turkish
FERNEB : Ottoman Turkish
Fâre
FERNUD : Ottoman Turkish
f. Hüccet, delil, bürhan
FERNUN : Ottoman Turkish
Kanbel otu
FERR : Ottoman Turkish
Kaçmak. Firar etmek. * Davarın yaşını anlamak için dişini görmek
FERRA : Ottoman Turkish
Kürkçü kimse
FERRAŞ : Ottoman Turkish
"Cami, mescid, imaret gibi müesseselerin temizliğini sağlamak; ve kilim, halı ve hasır gibi mefruşatını yayma hizmetleriyle vazifeli olan kişiler hakkında kullanılır bir tâbirdir. Ferraş; arapçada, yayıcı, hizmetçi, döşeyici anlamlarına gelir. Yeniçeri teşkilâtında bu işi görenlerle, Kâbe'yi süpürenler hakkında ıstılah olarak da kullanılır. (O.T.D.S.)""Her ruham-ı fersi bir âyine-i âlemnüma Her gezen ferraşı bir İskender-i kitisitan."" (Nef'î)"
FERRAŞİN : Ottoman Turkish
Doğuda büyük bir ova
FERRUC : Ottoman Turkish
(C: Ferâric) Tavuk pilici
FERRUH : Ottoman Turkish
f. Mübarek, kutlu, uğurlu
FERRUH-FÂL : Ottoman Turkish
f. Bahtı açık, şanslı, talihli, uğurlu.Ferruhî
f. Mübareklik, uğurluluk, meymenet
FERRUH-ZÂD : Ottoman Turkish
f. Mübarek evlât, uğurlu çocuk. * Hayırlı, kutlu, mübarek
FERS : Ottoman Turkish
Dağıtmak. Saçmak. * Ciğer parçalamak. * Hurma çekirdeğinin kabuğunu soymak. * Atın pisliği. Fışkı
FERSA : Ottoman Turkish
f. Mahveden, yoran, aşındıran manasına kelimelere bitişir. Meselâ: Tahammül-fersa $
Tahammül bırakmayan. Tâkat-fersa $
Tâkatsız düşüren, tâkat bırakmayan
FERSAH : Ottoman Turkish
Uzunluk ölçüsü birimidir, iki çeşittir: Deniz fersahı: 5555 m. Kara fersahı: 4444 m. * İki şey arasındaki açıklık. * Sükun ve hareket arasındaki vakit. * Zaman. Saat. * Dâimî ve çok olup aslâ kesilmeyen şey
FERSAH : Ottoman Turkish
eş kilometrelik mesafe
FERSAH FERSAH : Ottoman Turkish
(Uzaklık için) Çok çok. Çok fazlaca uzak
FERSAN : Ottoman Turkish
f. Derisi kürk yapımında kullanılan bir sansar cinsi
FERSE : Ottoman Turkish
İnsanın boynunda ve arkasında olan ve gittikçe zaaf verip boynunu ve belini eğip, helâk eden yel
FERSENDAC : Ottoman Turkish
f. Ümmet
FERSENG : Ottoman Turkish
(Bak: Fersah)
FERSUD(E) : Ottoman Turkish
f. Eskimiş, yıpranmış. * Eski, yırtık
FERSUDE-GÎ : Ottoman Turkish
f. Eskilik, yıpranış, fersudelik
FERTUT(E) : Ottoman Turkish
f. Pir, çok ihtiyar. * Bunak, kocamış
FERTUTE : Ottoman Turkish
Kadın esirler hakkında kullanılan tâbirlerdendir. Esir edilen kadınlar hakkındaki diğer tâbirler şunlardır: Mâriye, ümmülveled, acuze, duhter, yekdest, yekçeşm, mâyube. (O.T.D.S.)
FERTUTÎ : Ottoman Turkish
f. İhtiyarlık, pirlik, bunamışlık, bunaklık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani