Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ALERRESİVELAYN : Ottoman Turkish

aş ve göz üstüne

ALES : Ottoman Turkish

Bir cins buğday ki bir kabuk içinde iki tane olur. * Buğday arasında biten çavdar ve mercimek. * Büyük kene. * Bir nevi karınca. * Katı, sağlam nesne

ALESSEVRİ VELHUT : Ottoman Turkish

"(Ale-s-sevri ve-l hut) Öküz ve balık üzerinde.Risale-i Nur Külliyatından Lem'alar adlı eserin Ondördüncü Lem'asında bu mevzuizah edilmiştir. Nümune olarak bir parçası aşağıda dercedilmiştir:(Hamele-i arş ve semâvat denilen melâikenin birinin ismi ""Nesir"" ve diğerinin ismi ""Sevr"" olarak dört melâikeyi, Cenâb-ı Hak, arş ve semâvata Saltanat-ı Rububiyetine nezaret etmek için tâyin ettiği gibi, semavatın bir küçük kardeşi ve seyyarelerin bir arkadaşı olan küre-i arza dahi iki melek, nâzır ve hamele olarak tayin etmiştir. O meleklerin birinin ismi""Sevr"" ve diğerinin isim ""Hut""dur. Ve o nâmı vermesinin sırrı şudur ki; arz iki kısımdır: Biri, su; biri, toprak. Su kısmını şenlendiren balıktır. Toprak kısmını şenlendiren, insanların medar-ı hayatı olan ziraat, öküz iledir ve öküzün omuzundadır. Küre-i arza müekkel iki melek, hem kumandan, hem nâzır olduklarından, elbette balık tâifesine ve öküz nev'ine bir cihet-i münâsebetleri bulunmak lâzımdır. Belki, o iki meleğin âlem-i melekut ve âlem-i misâldesevr ve hut suretinde temessülleri var (Haşiye). İşte bu münâsebete ve o nezârete işareten ve küre-i arzın o iki mühim nevi mahlukatına imaen lisan-ı mu'ciz-il beyan-ı Nebevi $ demiş, gayet derin ve geniş bir sahife kadar mes'eleleri havi olan bir hakikatı, gayet güzel ve kısa bir tek cümle ile ifade etmiş...İkinci Vecih
Mesela: Nasıl ki denilse: ""Bu devlet ve saltanat, hangi şey üzerinde duruyor?"" cevabında: $denilir. Yani: ""Asker kılıncının şecaatine, kuvvetine ve memur kaleminin dirayetine ve adâletine istinad eder."" Öyle de: Küre-i Arz madem zihayatın meskenidir ve zihayatın kumandanları da insandır ve insanın ehl-i sevâhil kısmının kısm-ı azamının medar-ı taayyüşleri balıktır ve ehl-i sevâhil olmıyan kısmının medâr-ı taayyüşleri, ziraatle, öküzün omuzundadır ve mühim bir medâr-ı ticareti de balıktır. Elbette devlet, seyf ve kalem üstünde durduğugibi, Küre-i Arz da, öküz ve balık üstünde duruyor denilir. Zirâ, ne vakit öküz çalışmazsa ve balık milyon yumurtayı birden doğurmazsa, o vakit insan yaşayamaz, hayat sukut eder. Halik-ı Hakim de arzı harab eder. L.)(Haşiye)
Evet Küre-i Arz, bahr-i muhit-i havâide bir sefine-i Rabbaniye ve nass-ı Hadisle âhiretin bir mezraası, yâni fidanlık tarlası olduğundan, o câmid ve şuursuz büyük gemiyi o denizde emr-i İlâhî ile, intizam ile, hikmet ile yüzdüren, kaptanlık eden melâikeye ""Hut"" nâmı; ve o tarlaya izn-i İlâhî ile nezaret eden melâikeye ""Sevr"" ismi ne kadar yakıştığı zahirdir."

ALETTAFSİL : Ottoman Turkish

Uzun uzadıya, mufassal olarak

ALETTAHKİK : Ottoman Turkish

(Ale-t-tahkik) Hakikat üzere, kat'i surette. Besbelli

ALETTAHKİK : Ottoman Turkish

araştırmayla

ALETTAHMİN : Ottoman Turkish

Aşağı yukarı, tahminen

ALETTAHSİS : Ottoman Turkish

Hususi olarak, bilhassa, hele, en çok

ALETTEDRİC : Ottoman Turkish

Azar azar

ALETTERTİB : Ottoman Turkish

Tertibli olarak, sırasıyla

ALETTEVALİ : Ottoman Turkish

Arası kesilmeksizin, birbiri ardınca, arka arkaya

ALEV : Ottoman Turkish

Ateşten çıkan parlak ve yanar hava. * Mızrak ucuna takılan küçük bayrak, flama

ALEV-GİR : Ottoman Turkish

f. Alevlenmiş

ALEV-HİZ : Ottoman Turkish

f. Parlayan, alevlenen

ALEV-KEŞ : Ottoman Turkish

f. Alevden fırlayan

ALEV-RİZ : Ottoman Turkish

f. Alevlenen, alev saçan

ALEVÎ : Ottoman Turkish

Hazreti Ali sevgisini meslek kabul eden

ALEYH : Ottoman Turkish

(Aleyhi
Aleyhâ) (Alâ edatının zamirle birleştiği zamanki şekli.) Aleyhinde, onun hakkında, onun üzerine

ALEYH : Ottoman Turkish

onun üzerine

ALEYHDAR : Ottoman Turkish

Muhalif olan. Aynı fikirde olmayan. Zıt olan

ALEYHDAR : Ottoman Turkish

onun tersi yönünde, karşı

ALEYHİM, ALEYHİMA : Ottoman Turkish

Aleyh edatının cemi ve tesniye şekilleri

ALEYHİMÜSSELÂM : Ottoman Turkish

Allahın selâmı onlara olsun

ALEYHİSSALATÜ VESSELAM : Ottoman Turkish

Salât ve Selâm onun üzerine olsun, meâlinde Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) ismini duyunca söylenmesi sünnet olan bir duâdır

ALEYHİSSALÂTÜVESSELÂM : Ottoman Turkish

salât ve selâm onun üzerine olsun