Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KADÎD : Ottoman Turkish

Kurutulmuş et. * Pek zayıf, kuru ve çelimsiz insan. * Etleri dökülmüş olup yalnız kemikten ibaret olan gövde. İskelet

KADÎH : Ottoman Turkish

Tencere dibinde arta kalan

KADÎM : Ottoman Turkish

Eski zaman. * Başlangıcı olmayan. Uzun zamandan beri var olan. * Evveli bilinmeyen hâl ve keyfiyet

KADÎM : Ottoman Turkish

eski zaman

KADÎMEN : Ottoman Turkish

Eskiden beri. Kadim olarak

KADÎMÎ : Ottoman Turkish

Eskiden beri var olan. Eski

KADÎR : Ottoman Turkish

güçlü

KADÎRİYET : Ottoman Turkish

güçlülük

KADÎRÂNE : Ottoman Turkish

güçlü olarak

KADÎÜLHÂCÂT : Ottoman Turkish

ihtiyaçları veren, Allah

KADIM(A) : Ottoman Turkish

Kemirici hayvan

KADIRGA : Ottoman Turkish

Buharlı gemilerin icadından evvel kullanılan harp gemilerinden biri. Kürek ve yelkenle kullanılırdı. Kadırgalar 25 oturaklı idi ve her küreği dörder adam tarafından çekilirdi. (O.T.D.S.)

KADIZ : Ottoman Turkish

Hep olduğu yerde kalan büyük fıçı

KAF : Ottoman Turkish

hayâlî bir dağ

KAF SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
suresidir. Bâsikat ismi de verilir. Mekkîdir

KAF'A : Ottoman Turkish

Yağcılar tokmağı. * Hurma kabuğundan yapılan, zenbile benzer kulpsuz bir nesne

KAFA : Ottoman Turkish

(C.: Akfâ) Baş. Kafa. * Ense, arka. * Akıl, zekâ, anlayış

KAFADAR : Ottoman Turkish

f. Arkası sıra giden, peşinden ayrılmayan. * Kafaları birbirine uyan, kafaca birbirine denk olan arkadaş

KAFAR : Ottoman Turkish

Katıksız ekmek

KAFAVE : Ottoman Turkish

Sütten yapılan azık

KAFAVÎ : Ottoman Turkish

Kafa ile alâkalı

KAFD : Ottoman Turkish

Bileğin eğri olması

KAFDER : Ottoman Turkish

Çirkin yüzlü, katı başlı kimse

KAFEDAN : Ottoman Turkish

Attarların eczâ koydukları kese veya torba

KAFENDER : Ottoman Turkish

Çirkin yüzlü, katı başlı kimse