Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

OYUN ARKADAŞI : Turkish English

n. playmate, playfellow

OYUN BAŞLIYOR : Turkish English

the jig is up

OYUN DANIŞMANI : Turkish English

n. script editor

OYUN DIŞI BIRAKMA : Turkish English

n. disqualification

OYUN DIŞI ETMEK (KRİKET) : Turkish English

v. catch out

OYUN DIŞI KALMAMAK (KRİKET) : Turkish English

carry the bat

OYUN ELBİSESİ : Turkish English

n. playsuit

OYUN ETMEK : Turkish English

v. deceive, play a trick, trick, play a trick on smb., play smb. a trick, hoax, hocus, palter

OYUN ETMEK (KÖTÜ) : Turkish English

pull a fast one

OYUN EVİ : Turkish English

n. playhouse

OYUN FİŞİ : Turkish English

n. token

OYUN HALİNE GETİRMEK : Turkish English

v. dramatize

OYUN HAVUZU : Turkish English

n. paddling pool

OYUN KAÇTA BAŞLAYACAK : Turkish English

When does the game begin

OYUN KURALLARI : Turkish English

n. gaming rules

OYUN KURUCU : Turkish English

n. pivot

OYUN KÂĞIDI : Turkish English

n. card

OYUN KÂĞITLARI : Turkish English

n. playing cards

OYUN LİSTESİ : Turkish English

n. repertoire, repertory

OYUN MAKİNELERİ VAR MI : Turkish English

Is there slots

OYUN MASASI : Turkish English

n. green cloth

OYUN ODASI : Turkish English

n. day nursery

OYUN OYNAMAK : Turkish English

play smb. foul

OYUN SALONU : Turkish English

n. card room, poolroom, rumpus room

OYUN SETİ : Turkish English

n. play set