Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

PÜRE HALİNE GETİRMEK : Turkish English

v. pulp

PÜRE YAPMAK : Turkish English

v. mash

PÜRİTAN : Turkish English

adj. puritan

PÜRİTAN MEZHEBİ ÜYESİ : Turkish English

n. puritan

PÜRİTEN : Turkish English

n. puritan

PÜRİTENLERE AİT : Turkish English

adj. puritanical

PÜRİTENLİK : Turkish English

n. puritanism

PÜRTÜKLÜ : Turkish English

adj. rough

PÜRÜZ : Turkish English

n. roughness, shagginess, rub, burr

PÜRÜZ VE ÇAPAKLARI GİDERMEK : Turkish English

v. burr

PÜRÜZ ÇIKARMAK : Turkish English

v. stickle

PÜRÜZLE KARŞILAŞMAK : Turkish English

v. strike a snag

PÜRÜZLENDİRMEK : Turkish English

v. roughen, roughen up, rough

PÜRÜZLENDİRMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of pürüzlendirmek) roughen, roughen up, rough

PÜRÜZLENMEK : Turkish English

v. roughen

PÜRÜZLENMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of pürüzlenmek) roughen

PÜRÜZLERİ YOK ETMEK : Turkish English

v. smooth away

PÜRÜZLERİNİ GİDERMEK : Turkish English

v. file

PÜRÜZLERİNİ YOK ETMEK : Turkish English

v. smooth over

PÜRÜZLÜ : Turkish English

adj. rough, shaggy, uneven, granular, jagged, scabrous

PÜRÜZLÜ YÜZEY : Turkish English

n. orange peel effect

PÜRÜZLÜLÜK : Turkish English

n. roughness

PÜRÜZSÜZ : Turkish English

adj. smooth, clean cut, sleek, glabrous, glare, glazed

PÜRÜZSÜZ : Turkish English

adv. fluently

PÜRÜZSÜZ VE PARLAK : Turkish English

adj. satin, satiny