Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

YEMEK SALONU : Turkish English

n. dining hall

YEMEK SANATI : Turkish English

n. gastronomy

YEMEK SİPARİŞİ : Turkish English

adj. cooked to order

YEMEK SİPARİŞİ VERMEK İSTİYORUM. : Turkish English

I'd like to order a meal

YEMEK SONRASI : Turkish English

adj. postprandial

YEMEK SONRASI YENİLEN ŞEY : Turkish English

n. afters

YEMEK SONUNDA YENEN TUZLU ŞEY : Turkish English

n. savory, savoury [Brit.]

YEMEK TAKIMLARI : Turkish English

n. dishes

YEMEK TAKIMI : Turkish English

n. dinnerware, dinner service, dinner set, set

YEMEK TARİFİ : Turkish English

n. receipt, recipe

YEMEK UZMANI : Turkish English

n. gastronome, gastronomer, gastronomist

YEMEK VAGONU : Turkish English

n. restaurant car, saloon carriage

YEMEK VE İÇKİDE ZEVK SAHİBİ KİMSE : Turkish English

n. epicurean

YEMEK VE KONUKSEVERLİK İÇİN TEŞEKKÜR MEKTUBU : Turkish English

n. bread and butter letter

YEMEK VERMEK : Turkish English

v. banquet

YEMEK YAPMAK : Turkish English

v. cook

YEMEK YEMEK : Turkish English

v. eat, feed, grub, have dinner

YEMEK YİYECEK GÜZEL BİR YER TAVSİYE EDEBİLİR MİSİNİZ : Turkish English

Can you recommend a good place to eat

YEMEK ZAMANI : Turkish English

n. dinner time, mealtime, repast

YEMEKHANE : Turkish English

n. hall, mess hall, refectory

YEMEKLE BİRLİKTE : Turkish English

adv. with meals

YEMEKLE İLGİLİ : Turkish English

adj. edacious, gastronomic, prandial

YEMEKLERİN KENDİLERİNCE HAZIRLANDIĞI : Turkish English

adj. self catering

YEMEKLERİNİ KENDİ HAZIRLAYAN : Turkish English

adj. self catering

YEMEKLİ : Turkish English

adj. dining