Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

BAŞKASININ YERİNE BAKAN : Turkish English

adj. supply

BAŞKASININ YERİNİ İŞGAL EDEN KİMSE : Turkish English

n. squatter

BAŞKASININ ÜSTÜNE ATILABİLİR : Turkish English

adj. imputable

BAŞKASIYLA KARIŞTIRMAK : Turkish English

v. mistake smb. for smb. else

BAŞKENT : Turkish English

adj. metropolitan

BAŞKENT : Turkish English

cap, capital

BAŞKENT : Turkish English

n. capital, metropolis

BAŞKENTLİ : Turkish English

adj. metropolitan

BAŞKENTLİ : Turkish English

n. metropolitan

BAŞKENTTEN ÇOK UZAK YER : Turkish English

n. outpost

BAŞKEŞİŞLİK : Turkish English

n. abbacy

BAŞKOMİSER : Turkish English

n. captain, super, superintendent

BAŞKOMUTAN : Turkish English

n. commander in chief, generalissimo, supreme commander

BAŞKOMUTANLIK : Turkish English

n. supreme command

BAŞKONSOLOS : Turkish English

n. consul general

BAŞKONSOLOSLUK : Turkish English

n. consulate general

BAŞKUMANDAN : Turkish English

n. supreme commander

BAŞKÂHYA : Turkish English

n. major-domo

BAŞLA SELAMLAMA : Turkish English

n. bow

BAŞLA SELAMLAMAK : Turkish English

v. bow

BAŞLADIĞI YERE DÖNMEK : Turkish English

v. recur

BAŞLAMA : Turkish English

adj. commencing, inceptive, starting, connecting

BAŞLAMA : Turkish English

n. start, beginng, starting, go off, inception, initiation, kickoff, launching, onset, outbreak, throwoff

BAŞLAMA BELİRTEN FİİL : Turkish English

n. inceptive verb, inchoative

BAŞLAMA İFADE EDEN : Turkish English

adj. inchoative