Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

BAŞI BELÂDA OLMAK : Turkish English

e up a gum tree, be in badly with, be in a bind, be cursed with smth

BAŞI DERDE GİRMEK : Turkish English

ecome entangled in, become entangled with, fall foul of, get into hot water

BAŞI DERTTE : Turkish English

adj. in trouble

BAŞI DERTTE OLMAK : Turkish English

v. be in queer street

BAŞI DERTTEN KURTULMAMAK : Turkish English

live a dog's life

BAŞI DÖNEN : Turkish English

adj. dizzy, giddy, vertiginous

BAŞI DÖNEREK : Turkish English

adv. giddily

BAŞI DÖNMEK : Turkish English

v. fell dizzy, feel queer, feel giddy, be giddy

BAŞI DÖNMÜŞ : Turkish English

adj. light in the head

BAŞI İLE ONAYLAMAK : Turkish English

v. nod, nod one's assent

BAŞI İLE SELÂM VERMEK : Turkish English

v. give a nod

BAŞI OLMAK : Turkish English

v. lead

BAŞI ÇEKMEK : Turkish English

v. head, spearhead

BAŞI ÖNDE : Turkish English

adj. headlong

BAŞI ÖNDE OLARAK : Turkish English

adv. headfirst, headforemost, headlong

BAŞI ÖNE DÜŞME : Turkish English

n. nod

BAŞI ÖNE DÜŞMEK : Turkish English

v. nod

BAŞI ÖNÜNE EĞİLMİŞ : Turkish English

adj. crestfallen

BAŞIBOZUK : Turkish English

adj. irregular

BAŞIBOZUK SÜVARİ : Turkish English

n. roughrider

BAŞIBOŞ : Turkish English

adj. idle, vagabond, adrift, footloose, idled, rambling, roving, straggling, straggly, stray, strayed, vagrant

BAŞIBOŞ BİR ŞEKİLDE : Turkish English

adv. wild

BAŞIBOŞ BÜYÜMEK : Turkish English

v. run wild

BAŞIBOŞ BIRAKMAK : Turkish English

give free rein to

BAŞIBOŞ DOLAŞAN : Turkish English

adj. wandering, nomadic