Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

BÜTÜN GECE AÇIK OLAN : Turkish English

adj. all night

BÜTÜN GÜCÜNÜ KULLANMAK : Turkish English

v. go all out

BÜTÜN GÜN : Turkish English

adv. all day, all day long, day long

BÜTÜN HIZIYLA : Turkish English

adv. at full tilt

BÜTÜN KALBİMLE : Turkish English

adv. with all my heart

BÜTÜN KALBİYLE : Turkish English

adv. from one's heart

BÜTÜN KAPILARI AÇAN ANAHTAR : Turkish English

n. passkey

BÜTÜN KAPILARI KAPATMAK : Turkish English

ang the door on, shut the door on, close the door on

BÜTÜN KİLİTLERİ AÇAN ANAHTAR : Turkish English

n. master key, passepartout

BÜTÜN KURALLARA AYKIRI : Turkish English

adv. counter to all rules

BÜTÜN MAHALLE : Turkish English

n. the whole parish

BÜTÜN MESELE : Turkish English

n. the whole issue

BÜTÜN MİLLETE AİT : Turkish English

adj. nation wide

BÜTÜN OLARAK : Turkish English

adv. completely, totally, bodily, en bloc, outright

BÜTÜN OLARAK DÜŞÜNMEK : Turkish English

v. structure

BÜTÜN PARAYI KAZANMAK : Turkish English

v. break the bank

BÜTÜN PERSONEL : Turkish English

n. officiary

BÜTÜN SORUN : Turkish English

n. the whole issue

BÜTÜN SOSYETE : Turkish English

n. all the world and his wife

BÜTÜN SUÇLAMALARDAN UZAK : Turkish English

adj. beyond all blame

BÜTÜN VARLIKLARIN TANRI OLDUĞU GÖRÜŞÜ : Turkish English

n. pantheism

BÜTÜN ÖDÜLLERİ KAZANMAK : Turkish English

clear the deck

BÜTÜN ÜYELERİN HAZIR BULUNDUĞU : Turkish English

adj. plenary

BÜTÜN ŞEY : Turkish English

n. integral

BÜTÜNCÜL : Turkish English

adj. totalitarian, pertaining to an autocracy