Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

DOĞAL OLARAK BULUNMAK : Turkish English

v. inhere

DOĞAL OLARAK VAR OLMA : Turkish English

n. inherence

DOĞAL OLAY : Turkish English

n. phenomenon

DOĞAL OLAYLARLA İLGİLİ : Turkish English

adj. phenomenal

DOĞAL OLAYLARIN DEVRELERİNİ İNCELEME : Turkish English

n. phenology

DOĞAL OLMAYAN : Turkish English

adj. unnatural, far fetched

DOĞAL ORTAM : Turkish English

n. habitat

DOĞAL RENKLE OLMAYAN : Turkish English

adj. off colour [Brit.]

DOĞAL RENKLİ : Turkish English

adj. self-colored, self coloured [Brit.]

DOĞAL RENKTE OLMAYAN : Turkish English

adj. off color

DOĞAL SONUÇ : Turkish English

n. concomitant, corollary

DOĞAL ÖLÇÜSÜNDE : Turkish English

adj. life size

DOĞAL ÖLÜM : Turkish English

n. natural death

DOĞALA EN YAKIN SES VEREN : Turkish English

hi fi

DOĞALA EN YAKIN SES VEREN ALET : Turkish English

n. high fidelity

DOĞALLIK : Turkish English

n. naturalness, spontaneousness, spontaneity, unaffectedness, easiness

DOĞALLIĞINI BOZMAK : Turkish English

v. denaturalize

DOĞAN : Turkish English

adj. rising, orient, nascent

DOĞAN : Turkish English

n. falcon, hawk

DOĞAN (ERKEK) : Turkish English

n. tercel

DOĞANCI : Turkish English

n. falconer, hawker

DOĞANCILIK : Turkish English

n. falconry

DOĞANLA AVLANAN AVCI : Turkish English

n. falconer

DOĞANLA AVLANMA : Turkish English

n. falconry

DOĞANIN BÜTÜNLÜĞÜ İNANCI : Turkish English

n. holism