Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DESCANT : English Turkish

v. şarkı söylemek, en yüksek sesten şarkı söylemek; hararetle okumak

DESCARTES : English Turkish

n. Decartes

DESCEMET : English Turkish

n. Descrement, soyadı; Jean Descemet (
1810), Fransız doktor ve anatomist

DESCEND : English Turkish

v. inmek, alçalmak; saldırmak, baskın yapmak; madene inmek, detaya inmek; soyundan gelmek; miras kalmak; aşağı yuvarlanmak

DESCEND FROM : English Turkish

soyundan gelmek

DESCEND UPON : English Turkish

üzerine üşüşmek, üzerine çullanmak, üzerine hücum etmek

DESCENDANT : English Turkish

n. torun, oğul, neslinden olan kişi; düşen şey

DESCENDANTS : English Turkish

n. nesiller, soylar, zürriyetler, jenerasyonlar, kuşaklar; bir kimsenin en uzak dereceye kadar olan tüm zürriyeti; gelecek nesiller, gelecek kuşaklar

DESCENDANTS OF ABRAHAM : English Turkish

İbrahim peygamberin soyu, İbrahim peygamberin zürriyetinden olan kimse, Musevi kimse, Yahudi kimse, İsrailli kimse

DESCENDENT : English Turkish

adj. bir soya ait, bir neslin devamı, bir aileden gelen; aşağı doğru giden, aşağıya inen

DESCENDER : English Turkish

n. inen, inen kimse veya şey, aşağı inen; harfin alt çıkıntısı, alt çıkıntısı yazının taban çizgisinin altına taşan herhangi bir küçük harf; bu harflerin al çıkıntısı (g, p, q vs gibi)

DESCENDIBLE : English Turkish

adj. intikal edebilir, miras yoluyla geçebilir, veraset yoluyla intikal edebilir, bir kimsenin zürriyetine geçebilir, genetik olarak aktarılabilir

DESCENDING : English Turkish

n. inme

DESCENDING ORDER : English Turkish

n. azalan sıra, aşağı doğru inan sıra, daha büyük veya iyi olandan daha küçük veya kötü olana doğru sıralama

DESCENDING SORT ORDER : English Turkish

azalan sıralama düzeni, en büyükten en küçüğe veya Z'den A'ya doğru yapılan sıralama

DESCENDINGLY : English Turkish

adv. azalan bir şekilde, azalarak, alçalarak, düşerek, aşağı doğru, daha düşük bir seviyeye doğru

DESCENT : English Turkish

n. iniş, alçalma; baskın; çöküş, düşme; madene inme; yokuş; nesil, köken; miras kalma; üşüşme

DESCENT FROM THE CROSS : English Turkish

n. çarmıhtan indirme

DESCRAMBLE : English Turkish

v. çırpma çözmek, çırpmayı çözmek, pek çok frekans üzerinden rastgele bir şekilde yapılan bir radyo veya televizyon yayınını çözmek

DESCRAMBLER : English Turkish

n. çırpma çözücü, çözen kimse veya şey, karışık sinyalleri çözen elektronik cihaz

DESCRIBABLE : English Turkish

adj. tanımlanabilir, tarif edilebilir

DESCRIBE : English Turkish

v. tanımlamak, tarif etmek, tasvir etmek, anlatmak; betimlemek; ifade etmek; çizmek

DESCRIBED : English Turkish

adj. tanımlanmış, tanımlı, kelimelerle özellikle ayrıntılarıyla tarif edilmiş; çizili, çizilmiş

DESCRIBED IN DETAIL : English Turkish

ayrıntılı bir şekilde tanımlanmış, tüm ayrıntılarıyla söylenmiş veya yazılmış

DESCRIBER : English Turkish

n. tanımlayan kimse, tanımlayıcı, anlatan, betimleyen