Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DOMOTICS : English Turkish

n. ev içi otomasyon, evde daha fazla konfor ve rahatlık sağlamak amacıyla robotların ve bilgisayar teknolojisinin ev aletlerine uygulanması

DOMRA : English Turkish

n. kavisli bir sırtı olan ve ut veya mandoline benzeyen üç telli bir müzik aleti (Müzik)

DOMUS : English Turkish

n. (Latince) ev; eski Roma'da zenginlerin sahip olduğu bir ev türü

DON : English Turkish

n. bey, İspanyol efendisi; uzman; öğretim görevlisi

DON : English Turkish

v. giymek, giydirmek

DON : English Turkish

n. don nehri

DON CORLEONE : English Turkish

Don Corleone, "Baba" filminde ana karakter, üçlü film

DON JUAN : English Turkish

çekici ve çapkın erkek

DON QUIXOTE : English Turkish

don kişot

DON QUIXOTE DE LA MANCHA : English Turkish

n. Don Kişot de la Mança, ilk olarak 1605'te İspanyolca yayımlanmış olan Miguel de Cervantes tarafından yazılan kitap

DON QUIXOTISM : English Turkish

Don Kişotizm, asil ancak gerçek olmayan adalet savaşı (Cervantes'in 17 yüzyıl romanındaki Don Kişot karakterini esas alır)

DON YIZHAQ ABRAVANEL : English Turkish

Don Yizhaq Abravanel,(
1508) Yahudi devlet adamı, İncil’e ait bilgin ve filozof

DON YOSEF NASI : English Turkish

Don Yosef Nasi, 16 yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudi diplomat

DON'T : English Turkish

n. yasak, yapılmaması gereken şey

DON'T ASK : English Turkish

sorma, isteme, talep etme, talepte bulunma

DON'T ASK NOBODY KNOWS ANYWAY : English Turkish

sorma zaten kimse de bilmiyor, kimse cevabını bilmiyor bu yüzden zamanını boşa harcama, DANKA (İnternet Argosu)

DON'T ASK QUESTIONS : English Turkish

sorular sorma, taleplerde bulunma, sorgulamalar yapma

DON'T BE AFRAID : English Turkish

korkma, metin ol

DON'T BE DAFT : English Turkish

salak olma, aptallaşma, avanak olma, geri zekâlılık yapma

DON'T BE LONG : English Turkish

geç kalma, oyalanma, fazla zaman harcama

DON'T BE NERVOUS : English Turkish

sinirlenmeyin

DON'T BE SHITTIN ME : English Turkish

(Kaba Argo) bana yalan söyleme, beni salak yerine koyma; beni kızdırma

DON'T BE SQUEAMISH : English Turkish

çabuk sarsılma, çabuk şoka girme, kolayca şoka girme, aşırı kırılgan olma

DON'T BE SUCH A- : English Turkish

-sı gibi olma,
yan biri olma,
ma yapmayı sonlandır

DON'T BITE THE HAND THAT FEEDS YOU : English Turkish

seni besleyen eli ısırma, sana ekmek veren eli ısırma, yemek yediğin tabağa pisleme, sana yardım eden insanlarla arayı bozma